MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/09/2012NUMARASI : 2011/378-2012/418Taraflar arasındaki TMK'nun 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davasının kabulüne dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi, davalı idare vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla duruşma için belirlenen 04.06.2013 günü temyiz eden davalı idare vekili Av. G.Ş. ile aleyhine temyiz olunan davacı vekilinin yüzlerine karşı duruşmaya başlanarak taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlendikten ve Dairemizin geri Çevirme kararı üzerine gelen dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, tapu sicilinin hatalı tutulmasından dolayı uğranılan zararın 4271 sayılı TMK.nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.Yapılan incelemede; davacının 29.01.1971 günü 3002 ada 6 parselden 286 m²’lik pay satın aldığı, bu parselin 14.03.1975 tarihinde ifraz gördüğü, davacı payının 283,90 m²'sinin 3002 ada 11 parsele, 2,10 m²'sinin ise 3002 ada 12 parsele gittiği, davacının bunun dışında 3002 ada 11 parselde 339,49 m² payının daha olduğu, dolayısıyla davacının 3002 ada 11 parsel üzerinde 283,90 m²??lik ve 339,49 m²’lik iki ayrı hissesinin bulunduğu, Çankaya İlçesi K. Mahallesi tapu kütüğünün kapanması ve A. İlçesi Ö. Mahallesi olarak yeniden tapu kütüğüne aktarımı sırasında davacının sözü edilen parseldeki 283,90 m²'lik hissesinin aktarılmadığı, 3002 ada 11 sayılı parselin daha sonra imar uygulamasına tabi tutularak başka parsellere gittiği, ancak davacının 283,90 m²’lik payının hangi parsel ya da parsellere gittiğinin anlaşılamadığı, bu nedenle somut olayda 4721 sayılı Yasanın 1007. maddesi uyarınca Tapu Sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi doğrudur. Ancak;Dava konusu taşınmaz, arsa niteliğindedir. Arsaların bedelinin, değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının, fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.Bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadan değer biçilmiştir. Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz eden davalı Hazine yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 990,00-TL. vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.