Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3645 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 29389 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Diyadin Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/05/2013NUMARASI : 2012/16-2013/111Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Mahkemece bozma kararına uyulmuşsa da, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;1) Dava konusu taşınmaz ile emsalin zaruret olmadıkça, yakın bölgelerde ve benzer yüzölçümlü olması ve değerlendirme tarihine yakın satışların emsal alınması gerekir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal kabul edilen taşınmaz İl merkezinde olup uzak ve farklı konumda olduğundan emsal olarak kabul edilemez. Öte yandan; emsal olarak alınan taşınmazlardan Göl Mahallesi 2 ada 1 parselin ihale yoluyla yapılan satışlar olduğu belirtilerek, mahkemece raporun geçersiz kabul edilmesi usul ve yasaya uygun olmayıp, aksine, ihale usulü ile yapılan satışlar resmi makamlarca yapılmış olduğundan satış bedellerinin aksi iddia edilip kanıtlanmadığı sürece gerçeği yansıttığının kabulü gerekir. Bu durumda öncelikle bu ihale satışı emsal olarak değerlendirilmesi ayrıca taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazların ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili B.. B.. ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere olan mesafesini de gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,2) Öte yandan; HMK 176. maddesi gereği; aynı davada, taraflar ıslah yoluna ancak bir kez başvurabileceği gibi; 6100 sayılı HMK’nun 177. maddesi ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 04.02.1948 gün ve 10/3 sayılı kararına göre, bozmadan sonra ıslah suretiyle talep sonucunun arttırılması da mümkün değildir. Fazlaya dair hakların ek dava açılmak suretiyle istenmesi gerekir. Bu itibarla 18/03/2011 havale tarihli ıslah dilekçesindeki miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, ikinci ıslah dilekçesindeki talep nazara alınarak fazlaya hükmedilmesi,3) Dava tarihi 07.07.2008 olduğu halde, karar başlığında 01.02.2012 tarihinin dava tarihi olarak gösterilmesi, Doğru olmadığı gibi,4) 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde değişiklik yapan ve 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21.maddesi ile "kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespit davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir. ... açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır." hükmünün getirilmiş olduğu gözetildiğinde, harç ve vekalet ücretinin maktu olarak hüküm altına alınması gerektiğinden;Mahkeme kararının açıklanan nedenle davalı idare vekilinin temyiz itirazları doğrultusunda BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 17.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.