MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 12. maddesine dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına dayanarak yapılan baraj kamulaştırması nedeniyle taşınmazın kullanılamadığından bahisle bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 12. maddesine dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına dayanarak yapılan baraj kamulaştırması nedeniyle taşınmazın kullanılamadığından bahisle bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dosyadaki delil ve belgelere göre davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki;Birecik Barajı kamulaştırmasını davalı idarenin yaptığı ve baraj gölü nedeniyle, taşınmazın bulunduğu bölgede yerleşme düzeninin bozulduğu sosyal ve ekonomik yönden taşınmazdan yararlanma ve ulaşım imkanlarının kısıtlandığı idarenin kamulaştırması sonucu oluşan baraj gölünün içme ve kullanım amaçlı olarak kullanılmasının bu durumu değiştirmeyeceği gözetildiğinde davalı idareye husumetin yöneltilmesi doğrudur.Bu nedenle; Baraj kamulaştırması nedeniyle taşınmazın bulunduğu bölgede yerleşme düzeninin bozulduğu, sosyal ve ekonomik yönden yararlanma olanaklarının ve ulaşım imkânlarının kısıtlandığı anlaşıldığından, taşınmaz üzerinde bulunan muhtesata el atılmaması nedeniyle muhtesat bedeline hükmedilmeyip, arsa niteliğindeki 82 ada, 15 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümüne göre değerinde % 20 oranında değer azalışı olacağı anlaşılmakla; bu hususta bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine dair hüküm kurulması,Doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.