Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3521 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 22549 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tapu sicilinin tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı ile davalılardan Hazine vekilleri yönünden verilen dilekçelerle istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, tapu sicilinin tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalılardan Hazine vekilince temyiz edilmiştir.Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu taşınmazlar zeytinlik olarak davacının kullanımında iken, Arıklı köyünde 1971 yılında yapılan orman kadastrosunda, orman harici iç parsel olarak bırakılıp, tahdidin bu şekilde kesinleşmesinden sonra, 2006 yılında yapılan genel arazi kadastrosu çalışmalarında, senetsizden 170 ada 3 ve 4 parseller olarak davacı adına tespit gördüğü, ancak Hazine tarafından tespite itiraz edilmesi nedeniyle açılıp Ayvacık Kadastro Mahkemesinin 2009/15 esas sayılı dosyası üzerinden görülen davada ise, 170 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların orman içi açıklık olduğu belirlenerek, davacı adına yapılan tespitin iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği ve söz konusu kararın 14.09.2010 tarihinde kesinleşmesi üzerine, davacı tarafından tazminat istemli iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.1) 4721 sayılı TMK.nun sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder." hükmü yer almakta olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdürü ya da memurun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulması nedeniyle, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin memuruna rücuu halinde, iç ilişkide etkili olmaktadır. Tapu sicilinin tutulması görevini üstlenen Devlet, bu sicile tanınan güvenden ötürü, hak durumuna aykırı kayıtlardan doğan tehlikeyi de üstlenmiş olmaktadır.Bu durumda; her ne kadar 2006 yılında yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu edilen 170 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlara revizyon görmemiş olsa da; davacının söz konusu taşınmazların dayanağını oluşturduğunu ileri sürdüğü ve Devletin resmi makamlarınca düzenlenmiş Nisan-1936 tarih 19 numaralı tapu kaydının dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadığı yönünden mahallinde refakate resen alınacak fen bilirkişisi eşliğinde keşif yapılarak, söz konusu eski tapu kaydının, 170 ada 3 ve 4 parselleri kapsadığının kesin olarak belirlenmesi halinde, bu tapu kapsamında kalan taşınmazların orman içi açıklık olarak Hazine adına tescil edilmesi nedeniyle davacının zararının 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesinde yer alan tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet sorumludur ilkesi uyarınca tazmini gerektiği gözetilip, işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması,2) Kabule göre de; 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesi uyarınca açılan davalarda Hazinenin sorumlu olduğu gözetilip, ... aleyhinde açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,Doğru görülmemiştir.Davacı ile davalılardan Hazine vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.