Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3376 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 26395 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Diyarbakır 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/02/2013NUMARASI : 2012/251-2013/19Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı idare vekilince temyiz edilmiştir.Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde yöntem itibari ile doğrudur. Ancak;1) İl Tarım Müdürlüğünün dosya içerisindeki resmi verilerine göre, değerlendirmede esas alınan pamuk ve buğdayın değerlendirme tarihi itibari ile hasat zamanı toptan ortalama satış fiyatı sırası ile 1,5-TL ve 0,6-TL. olduğu halde daha yüksek, dekar başına ortalama masraf ise yine sırası ile 400,00-TL ve 201,00-TL olduğu halde daha az alınmak suretiyle ve sılajlık mısırın ise değerlendirme tarihi itibariyle hasat zamanı toptan ortalama kg. satış fiyatı ile dekar başına ortalama masraf miktarı resmi kurumlardan getirtilip, rapor denetlenmeden taşınmaz bedeli belirlendiğinden bilirkişi raporu hükme esas alınacak nitelikte değildir. Yukarıda belirtilen resmi verilere göre ve sılajlık mısırın verileri getirtildikten sonra, bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde eksik inceleme ile fazlaya hükmedilmesi, 2) İlk karar ile fazla ödenen bedel davalılarca bankadan çekilmişse, bu miktarın davalılardan alınarak, davacı idareye verilmesine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,Doğru görülmemiştir.Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.