Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 27468 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17912 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Çaycuma 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/05/2012NUMARASI : 2011/288-2012/228Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu taşınmaz bedelinin tespiti ve davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı idare ile davalılardan N.. K.. vd. vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu taşınmaz bedelinin tespiti ve davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı idare ile davalılardan H.. K.. vd. vekillerince temyiz edilmiştir.Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki;Kamulaştırma Kanununun 11/1-g maddesine göre arsa niteliğindeki taşınmazlara değer biçilirken dava konusu taşınmaz ile emsalin zaruret olmadıkça yakın bölgelerde ve benzer yüzölçümlü olması ve özel amacı olmayan satışların emsal alınması gerekir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 34 m2'lik dava konusu taşınmaza kıyasi emsal olarak incelenen 7.956 m2 büyüklüğündeki taşınmaz satış işlemine konu olmayıp, gerçek kişi tarafından limited şirkete ayni sermaye olarak konulduğundan emsal olarak değerlendirilemeyeceği gibi, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerlerinin karşılaştırılmasında; emsalin dava konusu taşınmazdan daha değerli olduğu anlaşılmasına rağmen, bilirkişi kurulunca dava konusu taşınmazın emsalden % 50 daha değerli olduğu kabul edilerek vergi değerlerine ters düşecek şekilde inandırıcı ve somut gerekçelere dayandırılmayan rapora göre hüküm kurulması doğru değildir.Bu durumda taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için yeniden imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,Doğru görülmemiştir.Davacı idare ile davalılardan H.. K.. vd vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz edenlerden peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 26.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.