Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 26022 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11660 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/02/2014NUMARASI : 2013/165-2014/80Taraflar arasındaki imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın arttırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın arttırılması istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Yapılan incelemede alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile eklenen Kamulaştırma Kanununun geçici 6/12. maddesi uyarınca (24/02/1984 tarihli ve 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan ve ipotekle teminat altına alınanlar da dâhil olmak üzere her türlü alacak ve bedeller, borçlu idarelerce, ipotek veya uygulama tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunda belirtilen kanuni faiz oranı uygulanmak suretiyle güncellenerek ilgililerine ödenir. Bu hüküm devam eden davalarda da uygulanır) hükmü getirilmiş olup,Bu değişiklik uyarınca arsa niteliğindeki taşınmaza uygulama tarihinden önceki satışı yapılan emsal tapu kayıtları getirtilip yapılacak emsal incelemesi sonucunda üstün ve eksik yönleri ile oranları belirtilmek suretiyle değerinin biçilmesi gerekir. Bilirkişi kurulunca piyasa rayicinden söz edilerek taşınmazın uygulama tarihindeki m² bedeli belirlendiğinden hükme esas alınacak nitelikte değildir. Bu durumda, taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve benzer yüzölçümlü uygulama tarihinden önce satış, yapılan serbest alım ve satıma ilişkin emsalleri bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre uygulama tarihi itibarıyla taşınmaza değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden piyasa rayicinden söz edilerek taşınmazın m² bedelini belirleyen rapora göre eksik inceleme ile hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.