Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 25130 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10443 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Gölcük 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 30/01/2014NUMARASI : 2012/692-2014/71Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, taşınmazın fiilen yol olarak el atılan bölümü yönünden davanın kabulüne, fiilen el atılmayıp imar planında yol ve park olarak ayrılan kısmı için ise; idari yargı görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor ve yapılan inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;1)Kamulaştırmasız el atma davalarında Kamulaştırma Kanununun değer biçmeye ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır. Dava konusu taşınmaz arsa niteliğindedir. Kamulaştırma Kanununun 11/1-g maddesi uyarınca arsalara kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan satışlara göre değer biçilmesi gerekir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda kıyasi emsal olarak incelenen taşınmaz limited şirkete satılmış olup, özel amaçlı bu satış somut emsal olarak değerlendirilmeyeceği gibi, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerlerinin karşılaştırılmasında; dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan daha değerli olduğu anlaşılmasına rağmen, bilirkişi kurulunca dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan daha değersiz olduğu kabul edilerek vergi değerine ters düşecek şekilde inandırıcı ve somut gerekçelere dayandırılmayan rapora göre hüküm kurulması doğru değildir.Bu nedenle taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için yeniden imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,2)Fen Bilirkişi raporu, dosyaya sunulan imar paftası ve krokilerden, dava konusu taşınmaza imar planına uygun olarak el atılması nedeniyle fiilen imar uygulamasına başlanıldığından, proje bütünlüğü açısından fiili el atmanın gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerekir. Bu nedenle imar planında park ve yol olan bölümlerin tamamının bedeline hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi, 3)Kabule göre de; fen bilirkişi raporuna göre fiilen yol olarak el atılan kısmın yüzölçümü 152,64 m2 olduğu ve mahkemece bu kısmın bedeline hükmedildiği halde, hüküm fıkrasına el atılan kısmın yüzölçümü 154,62 m2 olarak yazılmak suretiyle infazda tereddüte yol açılması, Doğru görülmemiştir.Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 05.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.