Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 24307 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19005 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 17/12/2013NUMARASI : 2011/848-2013/639Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece davanın 6487 sayılı Yasanın 22. maddesi ile Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 7. madde uyarınca reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.Dava konusu taşınmazdaki davacı payının 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 17. maddesi uyarınca davalı idare adına tescil edildiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş ise de; 13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararının 14.09.2015 günü yürürlüğe girmesiyle; 6487 sayılı Yasanın 22. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 7. maddesinin iptal edildiği anlaşılmakla bu maddenin uygulanması mümkün değildir.Öte yandan, 6830 sayılı Kamulaştırma Kanununun 25. maddesi uyarınca hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi, mal sahibi açısından, usulüne uygun yapılan tebligatla başlar. Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu taşınmaza ilişkin olarak 1982 yılında kamu yararı kararı alındığı, davacılar murisi Hanife Gün ve davacılara kamulaştırma tebligatları yapıldığı anlaşılmakta ise de; davalı idare tarafından sunulan belgelerden hangi tebligatın kamulaştırılan hangi taşınmaza ait olduğu açıkça anlaşılmamaktadır.Açıklanan nedenlerle; dava konusu taşınmazlara ilişkin yapılan tebligatların davalı idareden de sorularak karşılaştırılmak suretiyle, usulüne uygun olarak yapılan tebligatlara ilişkin parseller yönünden 30 günlük hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine, usulüne uygun olarak yapılmayan tebligatlara ilişkin parseller yönünden ise işin esasına girilerek, alınacak bilirkişi raporu sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi,Doğru görülmemiştir.Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 15.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.