Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2224 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17739 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : Torul Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/02/2013NUMARASI : 2012/121-2013/57Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı idare vekili ile davalılar yönünden verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı idare vekili ile davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Davalılara mahkemenin gerekçeli kararı 25.03.2013 tarihinde, davacı tarafın temyiz dilekçesi ise 12.04.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. HUMK’nun 432. ve 433.maddelerinde öngörülen 15 ve 10 günlük süreler geçtiğinden 26.04.2013 tarihinde verilen davalıların temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.Davacı idare vekilinin temyizine gelince;Bilirkişi incelemeleri yaptırılm??ştır. Alınan raporlar hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilirken, dava konusu taşınmaz ile emsalin zaruret olmadıkça, yakın bölgelerden benzer yüzölçümlü olması ve değerlendirme tarihine yakın özel amacı olmayan satışların emsal alınması gerekir.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; emsal alınan taşınmazın başka bir ilçeden alınması, emsalin satış tarihi ile dava tarihi arasında 9 yıl gibi uzun bir süre olması ve akit tablosu, tapu kaydı, vergi kayıtları getirilmeden, taşınmazın bulunduğu ilçeden uygun emsal olmadığı Tapu Sicil Müdürlüğünden araştırılmadan, bu satışın emsal olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.Bu durumda taraflara; yakın zaman içinde benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi; dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, emsallerle olan mesafesini de gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen emlak vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu araştırılarak, getirtilecek emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,Doğru görülmemiştir.Davacı idare vekili ile davalıların temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalılardan peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 29.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.