MAHKEMESİ : Antalya 8. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 08/10/2013NUMARASI : 2013/212-2013/458Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın TMK’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın TMK’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.Yapılan incelemede dava konusu Antalya Kepez İlçesi V.. k..de kain ....... m2 yüzölçümlü .... parsel sayılı taşınmazın 1963 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında A..İ..'in adına tespit görerek kesinleştiği, davacının taşınmaz üzerinde herhangi bir şerh olmaksızın 1993 yılında tashih yoluyla malik olduğu, taşınmazın tapu kaydına 1995 tarih ve 1085 yevmiye ile orman şerhi konulduğu, Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde orman idaresince açılan dava sonucunda, dava konusu kök ....parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucunda ifrazen oluşan ve davacı adına tescil edilen 5034 m2 yüzölçümlü .... parselin 1946 yılında kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalan yerlerden olması nedeniyle tapusunun iptali ve orman vasfıyla Hazine adına tesciline dair kararın 01.12.2003 yılında kesinleştiği anlaşılmıştır.Mahkemece dava konusu taşınmazın Hazine lehine orman rejimi dışına çıkartılan yerlerden olması nedeniyle tapusunun iptal edilerek Hazine adına tescil edildiği, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 6292 sayılı Yasanın 7/4 maddesi uyarınca öncelikle bedel yönünden Hazine’ye başvurulması gerektiği ve bu hususunda dava şartı olduğu, bu dava ön şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; Dava konusu .... parselin bulunduğu Antalya K...i... V...bölgesinde orman tahdit çalışmalarının 1946 yılında kesinleştiği, daha sonra yörede 1952 yılında yapılan maki uygulaması sırasında taşınmazın makiye ayrılmayarak orman sınırları içinde bırakıldığı, 1980 yılında 6831 sayılı Yasanın 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. madde ve aplikasyon çalışmalarında....... parselin bir bölümünün (P=IV) poligon numarası verilerek 1961 tarihinden önce nitelik kaybetmesi nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartıldığı ve 1983 yılında 2. madde uygulamasının kesinleştiği, ... parselden imar uygulaması sonucunda ifraz edilen ve davacı adına tescil gören .... ada 1 ile 9, ..... ada 1 ile 8, .... ada 1 ila ... nolu parsellerin kesinleşen 1. madde uygulaması sırasında Hazine lehine orman rejimi dışarısına çıkartılan yerler olduğu, bu parseller yönünden açılan tapu iptal tescil davasında orman idaresinin pasif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verildiği ve davamızın konusunu oluşturmadıkları, 5034 m2 yüzölçümlü .... parselin kapsadığı alanın ise 2. madde uygulaması sırasında orman tahdit sınırları içinde bırakıldığı, varsak köyünde 1963 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında parselin tamamının kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kaldığı gözetilmeden .... nolu vergi kaydı kapsamından kaldığından bahisle tespit görerek oluşan.... parselin tapusunun kapsamında olduğu açılan tapu iptal tescil davasında orman sınırları içinde bırakılan..... parselin orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği anlaşılmış olup; 19.04.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6292 sayılı Yasanın ½. bendindeki “Bu kanun 6831 sayılı Kanunun 2. maddesine göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan yerler ile Hazineye ait tarım arazileri hakkında uygulanır.” Açık hükmü dikkate alındığında davaya konu kök ... parselin uygulaması sonucunda oluşan 3733 parselin Hazine lehine orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olmadığı kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalan yerlerden olması nedeniyle tapusunun iptaline karar verildiği, anılan Yasanın somut olayımızda uygulanırlığının bulunmadığı sabittir. 4721 sayılı TMK’nun sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.” Hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, Tapu Sicil Müdür yada memurunun kusuru olsun yada olmasın sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir.Bu nedenle davada 4721 sayılı Yasanın 1007. maddesi uyarınca Tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu anlaşıldığından işin esasına girilerek, hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçeyle davanın usulden reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 22.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.