Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2086 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16146 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ünye 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/03/2013NUMARASI : 2012/298-2013/95Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu taşınmazın 1952 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda davacıların kök murisi Ferise Güney adına tescil edildiği, taşınmazın orman vasfında olduğu belirtilerek O.. M..nce davacılar aleyhine tapu iptali ve tescil davası açıldığı, Ünya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/118 esas-2008-233 karar sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda taşınmazın davacılar üzerindeki tapusunun iptaline ve orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği,kararın Yargıtay denetiminden de geçerek 07.05.2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder." hükmü yer almakta olup burada, devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü, sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden devlet, gerçeğe aykırı ve dayanıksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Kusurun varlığı ya da yokluğu, devletin sorumluluğu için önem taşımayıp sadece, devletin memuruna rücuu sırasındaki iç ilişkide önemlidir.Bu durumda, devletin sorumluluğuna ilişkin uygun illiyet bağı ve TMK.nun 1007. maddesi uyarınca kusursuz sorumluluk ilkelerine dayanak olarak zararın tazminine ilişkin koşullar oluştuğundan işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi,Doğru görülmemiştir.Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.