Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 18433 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7007 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 03/10/2013NUMARASI : 2012/597-2013/480Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece davaya bakmanın idari yargının görevi dahilinde bulunduğundan bahisle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; 1/ 1000 ölçekli imar planında rekreasyon alanı olarak ayrılan 44744 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak ,davacı vekili tarafından, üzerinden enerji nakil hattı geçtiği ve imar planında sosyal donatı alanı olarak ayrıldığı iddiası ile iki ayrı hukuksal nedene dayalı olarak davalı A.. B.. ve TEDAŞ aleyhinde kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davası açıldığı ve mahkemece yapılan yargılama sırasında taşınmazın zeminine davalılardan A.. B..nın herhangi bir el atmasının bulunmadığı belirlenmekle beraber, üzerinden enerji nakil hatlarının geçtiğinin tespit edildiği, yargılama sırasında davalılardan A.. B..nın Başvurusu üzerine Uyuşmazlık Mahkemesinin 2013/752-182 sayılı kararı ile, imar planında rekreasyon alanı olarak ayrılan ve fiilen el atılmayan taşınmazla ilgili davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini benimsediği ve bu karar üzerine de mahkemece davanın tüm davalılar yönünden yargı yolu nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre, A.. B.. aleyhinde açılan davada, Uyuşmazlık Mahkemesinin olaya özgü ve bağlayıcı nitelikteki 2013/752-182 sayılı kararı uyarınca dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;Somut olayda, davacı tarafından aynı taşınmaz üzerinde farklı idarelerce gerçekleştirilen iki ayrı el koyma eylemine dayalı olarak, ihtiyari dava arkadaşı olan davalılar aleyhinde aynı dilekçe ile dava açıldığı ve taşınmaza enerji nakil hattı geçirilmek suretiyle de fiilen el atıldığı tüm dosya kapsamı ile sabittir.Bu durumda , öncelikle Uyuşmazlık Mahkemesinin 2013/752-182 sayılı kararının sadece davalı A.. B.. yönünden bağlayıcı olduğu gözetilip, TEDAŞ ve T.. T.. aleyhinde açılan davada ise taşınmazın fiilen enerji nakil hattı altında kaldığı ve tapu kaydına da muhtelif tarihlerde irtifak haklarının tescil edildiği gözetilerek , öncelikle söz konusu enerji nakil hatları ile ilgili olarak davacının 2012 yılında satış yolu ile edindiği hissesi ile ilgili olarak, tamamlanmış bir kamulaştırma işlemi bulunup bulunmadığı araştırılıp, tamamlanmış bir kamulaştırma işlemi bulunmadığının tespiti halinde ise, davacının taşınmazdan geçen enerji nakil hatları nedeniyle kamulaştırmasız el atma hukuksal nedenine dayalı olarak tazminat talep edebileceği gözetilerek hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi,Doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 26/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.