Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 17425 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10512 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava kamulaştırmasız elatılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Bilirkişi raporları alınmıştır. Alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;1)Dava konusu taşınmaz mal arsa niteliğindedir. Kamulaştırma Kanununun kıymet takdir esaslarını belirleyen 11. maddesinin 1. fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.Hükme esas alınan ek bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın m² birim bedeli; 18.11.2009 tarihinde tespit edilmiş olan m² birim bedeli güncellenerek tespit edilmiş olduğu gibi, emsal incelemesi yapılan 07.05.2014 tarihli ek bilirkişi kurulu raporunda değerlendirmeye esas alınan emsal taşınmazın rayiç değeri 154.29 TL, dava konusu taşınmazın ise 185,16 TL olduğu halde, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan %20 oranında değersiz olduğu kabul edilerek rayice ters olacak şekilde m² birim bedeli belirlendiğinden raporlar geçersiz ve inandırıcı bulunmamıştır. Bu durumda; taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve belediye, adliye, hükümet konağı, okul, hastane gibi yerlere olan mesafesini de gösterir krokisi fen bilirkişisine işaretlettirilip, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,2-Davacıların taşınmazın zeminine malik oldukları, yapıların davalı idarece yapılmış olduğu da nazara alınarak, arsa niteliğindeki taşınmaza ecrimisil belirlenirken taşınmazın bulunduğu bölgede arsa niteliğindeki benzer taşınmazların ne şekilde kullanıldığı, kira gelirine ilişkin var ise emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek elde edilecek kiranın somut bulgularla tesbit edilmesi gerektiğinden, davacı tarafa, emsal kira sözleşmelerini ibraz etmesi için süre verilerek, sonucta, ibrazı halinde bu sözleşmelere göre ecrimisil belirlenmesi, ibraz edilememesi halinde ise ecrimisil talebi yönünden davanın reddedilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde eksik inceleme ile yapı kira bedeli üzerinden ecrimisil hesaplaması yapan bilirkişi kurulu raporunun hükme esas alınarak eksik inceleme ile karar verilmesi,3-13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı ile;6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun başlığı ile birlikte değiştirilen geçici 6. maddesinin on üçüncü fıkrası “09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği” gerekçesiyle Anayasanın 2. ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Bu durumda; 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nisbi harç ve nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gibi, harç ve vekalet ücretinin toplam bedel üzerinden belirlenmesi gerektiğiniin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir.Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 12/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.