Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1735 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17109 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Silivri 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/01/2013NUMARASI : 2011/142-2013/18Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı karşılığının tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı karşılığının tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindirMahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Bu nedenle davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının reddine, Davalı vekilinin temyizine gelince; Dosya içerisinde mevcut Silivri Belediye Başkanlığı'nın yazısına göre, dava konusu taşınmaz 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yol ve konut alanında kalmakta olup arsa vasfında olduğu anlaşılmaktadır.1) Bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; Kamulaştırma Kanununun kıymet takdir esaslarını belirten 11. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi uyarınca arsaların değerinin kamulaştırma gününden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.Bilirkişi raporlarında bu yönteme uyulmadan dava konusu taşınmaza arazi olarak net gelir metodu esas alınarak değer biçildiğinden, bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir. Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,2) Dava konusu taşınmazın tapu kaydına göre yüzölçümü 5750 m2 olduğu halde kamulaştırma belgelerinde ve fen bilirkişi raporlarında taşınmazın zeminde fiilen ölçülen alanı 5901,59m2 olarak belirtilmiştir. Davacı idare tarafından belirlenip kabul edilen 5901.59 m2 esasa alınarak hüküm kurulması gerekirken yazılı surette tapu miktarı esas alınarak eksik bedele hükmedilmesi, Doğru olmadığı gibi, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, Anayasa Mahkemesi’nin 19.12.2013 tarih ve 2013/817 başvuru numaralı 1. Bölüm kararı da göz önüne alınarak, kamulaştırma bedeline 25.06.2011 tarihinden, karar tarihine kadar geçen süre için yasal faiz yürütülmesi gerektiğinden, Mahkeme kararının açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları doğrultusunda BOZULMASINA, davalıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, davacıdan peşin alınan temyiz ve taraflardan peşin alınan temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 27.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.