MAHKEMESİ : Kaş Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/06/2013NUMARASI : 2009/351-2013/398Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın Türk Borçlar Kanunu’nun 214 vd. maddeleri uyarınca tazmini davasının reddine ve birleştirilen 4721 sayılı T.M.K.’nun 1007. maddesi uyarınca tazmin davasının kabulüne dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı Hazine vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş, davacı vekili de temyiz dilekçesinde duruşma isteminde bulunmuş olmakla, duruşma için belirlenen 10.06.2014 günü temyiz eden taraf vekillerinin yüzlerine karşı duruşmaya başlanarak tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın Türk Borçlar Kanunu’nun 214 vd. maddeleri uyarınca tazmini; birleştirilen dava ise 4721 sayılı T.M.K.’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemlerine ilişkindir. Mahkemece, asıl davada bozmaya uyularak F.. M.. hakkındaki davanın husumetten reddine, Z.. Y.. aleyhine açılan davanın esastan reddine; birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir. A-Asıl davada bozmaya uyulmuşsa da, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;1-BK'nun 189/1. (TBK 214/1) maddesi uyarınca, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hak dolayısıyla, satılanın tamamı veya bir kısmı bir üçüncü kişi tarafından alıcının elinden alınırsa satıcı, bundan dolayı satış işleminin resmi şekilde yapıldığı ve satış sırasında taşınmazın tapu kaydında, dava konusu bölümün iptal edilmesi gerektiği yönünde bir şerh bulunmaması halinde alıcıya karşı sorumludur. Bu nedenle taşınmazın iptal edilen 285,98 m²’lik bölümünden sonra, kalan 154,02 m²'lik kısmın bedelinin davalı Z.. Y..’ten alınarak bu kısmın davalı Z.. Y.. adına tesciline karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,2-Bozma öncesi karar, Davalı F.. M.. yönünden temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmakla, bu idare aleyhine açılan davada yeniden karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, B-Birleştirilen davaya gelince; Davacının tapu siciline güvenerek satın aldığı taşınmazın 285,98 m²’lik bölümünün mahkemece iptal edilmesi üzerine, satın aldığı taşınmazının yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğradığı zararın tazmini için iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.4721 sayılı TMK.’nun sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde "Tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararlardan devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder" hükmü yer almakta olup, tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK.’nun 1007. maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir.Açıklanan nedenlerle, kadastro işlemleri sırasında yapılan hata nedeniyle taşınmazın yüz ölçümünün azalması nedeniyle Maliye Hazinesi aleyhinde açılan davada, iptal edilen 285,98 m²’lik kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğrudur. Ancak;Dava konusu taşınmaz arsa niteliğinde olup, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadan değer biçilmiştir. Bilirkişi raporlarında bu yönteme uyulmadan değer biçilmiştir. Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re'sen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, geçersiz rapora göre karar verilmesi,Doğru görülmemiştir.Davacı vekili ile davalı Hazine vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, temyiz eden davacı ve davalı Hazine yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 1.100,00-TL. vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 10.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.