Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1630 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 28378 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Sorgun 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 24/01/2013NUMARASI : 2012/289-2013/83Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan raporlar hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; 1) Kamulaştırma Kanununun kıymet takdir esaslarını belirten 11. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi uyarınca arsaların değerinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu taşınmaz ile somut emsal olarak alınan taşınmazların Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerlerinin karşılaştırılmasında; emsal alınan taşınmazlardan 233 ada 69 parselin dava konusu taşınmazdan daha değerli olduğu anlaşılmasına rağmen, bilirkişi kurulunca dava konusu taşınmaz ile aynı değerde olduğu kabul edilerek vergi değerine ters düşecek şekilde değer biçildiğinden rapor inandırıcı değildir. Ayrıca emsal olarak alınan 944 ada 1 parsel sayılı taşınmazın da 15.04.2009 tarihli satış akdinde ½ hissesinin 1.000,00-TL bedelle satıldığı gözetilmeksizin bilirkişi raporunda bu hissenin satış bedelinin 9.700,00-TL olarak kabul edilmesi suretiyle emsal taşınmazın satış tarihindeki m2 değerinin fazla belirlendiği anlaşılmıştır. Bu durumda; taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, 2) İlgili Belediye Başkanlığı yazısında dava konusu taşınmazın imar planı ve mücavir alan içinde olduğu belirtildiğine göre taşınmaza ilişkin imar durumu getirtilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi,3)Dava konusu taşınmaza acele el koyma kararından sonra davalı taraf adına bankaya bloke edilen bedelin, tespit edilen kamulaştırma bedelinden mahsup edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun 10. maddesine 6459 sayılı yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içinde sonuçlandırılamadığından, fark bedele 15.10.2012 tarihinden itibaren faiz yürütülmemiş olması,4) Kabule göre de; dava konusu taşınmazın emsal alınan satışlara göre değerinin belirlenmesi ile yetinilmesi gerekirken geometrik yapısı nedeniyle ayrıca % 40 oranında değer azalışı olduğunun kabulü, Doğru görülmemiştir.Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 27.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.