MAHKEMESİ : Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/07/2013NUMARASI : 2009/343-2013/420Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı idareler vekillerince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idareler vekillerince temyiz edilmiştir. Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arazi niteliğindeki 6, 30, 31, 41, 42, 48, 87, 4566, 4558, 3421 ve 4697 parsel sayılı taşınmazlara net geliri esas alınarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin davalı DSİ Genel Müdürlüğünden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Davalı İ.. M.. vekilinin temyizine gelince; Dava konusu ..... ve .... parsel sayılı taşınmazlara davalı İ.. M.. tarafından fiilen el atıldığı anlaşıldığından bu taşınmazların arsa olarak kabulü ile emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin davalı İ.. M..nden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden dava konusu 170, 173, 4565, 4787, 4788, 4794 ve 4587 parsel sayılı taşınmazların Büyükçekmece G.. Mutlak Koruma Alanı olarak ayrılmış olduğu, taşınmazalara davalı İ.. M.. tarafından fiilen el atılmadığı anlaşılmıştır. 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik ile; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle, bu parseller yönünden davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden, dava dilekçesinin görev yönünden reddi yerine, yazılı şekilde hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir.Davalı İ.. M.. vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalı İ.. M..nden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, davalı DSİ Genel Müdürlüğünden alınan temyiz ve davalı idarelerden alınan temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 29.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.