Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14475 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 29151 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Şile Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 03/07/2013NUMARASI : 2012/369-2013/336Taraflar arasındaki el atmanın önlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, el atmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.Mahkemece, el atmanın önlenmesini talep edemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.16.05.1956 gün 1-6 esas ve karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre, kamulaştırmasız olarak taşınmazına el konulan şahıs, ilgili kamu tüzel kişisi aleyhine el koymanın önlenmesi davası açabileceği gibi, bu eylemli duruma razı olduğu takdirde taşınmazın değerinin tahsili davası da açabilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 25.01.1994 gün ve 1-386/25 sayılı kararında açıklandığı üzere "Yasanın 653.maddesinde açıkça belirtildiği gibi, irtifak sözleşmesine konu edilen mecra açıkta tesis olunmuş ise, bu takdirde (sözleşmenin yapılması) ve mecranın açıktan geçirilmesiyle irtifak hakkı doğmuş olacaktır. Bu hüküm, açıktan geçen mecralarda görülebilirliğin, tapu sicilinin aleniyet fonksiyonunun yerini tutabileceği görüşünden kaynaklanmaktadır. Ancak hemen ve özellikle belirtilmek gerekir ki, mecra irtifakının tescilsiz iktisabına imkan veren bu istisnai hükümle, hakkın dayanağını teşkil eden mecra irtifakı sözleşmesi veya hakka sebep teşkil eden bir diğer hukuki işlemin usulünce düzenlenmesi gerçeği bertaraf edilmiş değildir. Aksi halde, mecra irtifakının doğduğu kabul olunamaz ve taşınmazın maliki MK. 618 uyarınca tecavüzün men'ini dava edebilir. Bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 08.12.1978 gün ve 1/592 esas, 1077 karar sayılı ilamında da aynen vurgulanmıştır.Temyize konu bu davada, davalı ile davacı arasında bir mecra irtifak sözleşmesinin bulunmadığı ihtilafsızdır. Hal böyle olunca, yukarıdan beri etraflıca izah olunduğu veçhile davalının, davacıya ait araziden ve açıktan geçirdiği mecra üzerindeki bir hakkı doğduğu ileri sürülemez. Öyle ise, davacının MK.nun 618. maddesi hükmünden yararlanmak suretiyle davalının tecavüzünün men'ine karar verilmesini istemesi ve yerel mahkemenin de yasa hükümlerine uygun olarak istek doğrultusunda karar vermiş olması doğrudur ve direnme kararı bu nedenlerle onanmalıdır."Bu itibarla işin esasına girilip, taşınmaza enerji nakil hattı yapmak suretiyle davalı idarece el atılıp atılmadığı tespit edilip, el atıldığının belirlenmesi halinde müdahalenin meni davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeler ile davanın reddine dair hüküm kurulması,Doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 22.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.