Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13668 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 421 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Nizip 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 07/05/2013NUMARASI : 2012/1456-2013/818Taraflar arasındaki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 12. maddesi uyarınca baraj için yapılan kamulaştırma sonucu çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı ve Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 17. maddesi uyarınca taşınmazın mutlak koruma alanında kaldığı iddiasına dayanan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 12. maddesi uyarınca baraj için yapılan kamulaştırma sonucu çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı ve Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 17. maddesi uyarınca taşınmazın mutlak koruma alanında kaldığı iddiasına dayanan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.Yapılan incelemede; dava konusu taşınmaza ulaşım imkanının ortadan kalkmadığı, köy tüzel kişiliğinin devam ettiği, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma imkanının bulunduğu, bu itibarla 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 12/4. maddesinde yazılı şartların oluşmadığı belirtilerek mahkemece dava konusu taşınmazın 300 metrelik mutlak koruma alanında kalması sebebiyle Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 17. maddesi uyarınca davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden, dava konusu taşınmazın Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 17. maddesi uyarınca “Birecik Baraj gölü Mutlak Koruma Alanında” kaldığı, ancak taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmadığı anlaşılmıştır.11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı yasanın 21. maddesi ile Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik ile; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir.Bu itibarla; taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma imkanı bulunduğu anlaşıldığından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 12/4 madde uyarınca açılan davanın esastan reddine, taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmadığından ve husumet hususunun da idari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 17. maddesi uyarınca açılan davaya bakma görevinin idari yargı yerine ait olduğu gözetilerek bu talep bakımından dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir.Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.