Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12127 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 30475 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Gölpazarı Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/06/2013NUMARASI : 2012/80-2013/34Taraflar arasındaki dava, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.nın 1007.maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.nın 1007.maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre; dava konusu taşınmazların tamamının davacı 1942 doğumlu Mehmet oğlu İ.. K..’a ait iken; 1970 doğumlu torunu İ.. K..’ın H.. B..’na olan borcu nedeniyle tapuda isim benzerliği olduğundan sehven davacıya ait taşınmazlar üzerine ipotek konulduğu, icra takibi nedeniyle Gölpazarı 1.İcra Müdürlüğünün 2009/286 sayılı dosyasında yapılan ihale sonucu taşınmazların tamamının dava dışı H.. K..B..isimli şahsa satıldığı, ondan da halen malik olan İ..H..S..’e geçtiği anlaşılmıştır.4721 sayılı TMK.nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007.maddesi ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.'' hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece, Devletin memuruna rücuu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır.Bu nedenle, somut olayda 4721 sayılı Yasanın 1007.maddesi uyarınca Tapu Sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;1- TMK.nın 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davalarında davalı sıfatı Hazinenin olup, G.. M..nün davalı sıfatı yoktur. Davacının amacı Devlet tüzel kişiliğini dava etmek olup, davasını yanlış idareye yöneltmesi hasımda değil, temsilcide yanılmadır.Bu durumda, davacıya Hazine’yi davaya dahil etmesi için süre verilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme sonucu karar verilmesi,2- Dava konusu arazi niteliğindeki taşınmazlara, olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değer biçilmesi gerektiği gözetilmeden, soyut ifadelerle değer biçen rapora göre hüküm kurulmasıDavalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.