MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/12/2012NUMARASI : 2011/105-2012/692Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasının kabulü dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca REDDİ hakkında Daireden çıkan kararı kapsayan 03.10.2013 gün ve 2013/9243 Esas - 2013/16699 Karar sayılı ilama karşı davalı idare vekilince verilen dilekçe ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalı idarece temyizine ilişkin dilekçenin 15 günlük temyiz süresi içerisinde olmadığından bahisle dairemizce reddine karar verilmiş, davalı idare vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden, mahkemenin gerekçeli kararının davalı idare vekili yerine davacı vekillerinden Av. Uysal'a tebliğ edildiği, davalı idare vekiline ise tebliğ edilmediği, davalı idarenin gerekçeli kararı haricen öğrenerek temyiz talebinde bulunduğu, dolayısıyla temyiz talebinin süresi içinde olduğu anlaşılmıştır.Bu nedenle davalı idare vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 03.10.2013 gün ve 2013/9243-16699 sayılı kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra işin esasının incelenmesinde;Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.Dava konusu taşınmazın 54,50 m2'lik bölümünün Ömerli Barajı maksimum su kotu altında kaldığı, kalan kısmının ise mutlak koruma alanında kaldığı, ancak mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi kurulu raporuna göre davalı idarece taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmıştır.11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı yasanın 21. maddesi ile Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik ile; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle, taşınmazın su kotu altında kalan kısmı için DSİ Genel Müdürlüğü sorumlu olup, bu bölüm için davanın husumetten, mutlak koruma alanında kalan ve davalı idarenin sorumlu olduğu bölüm yönünden ise davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden, dava dilekçesinin görev yönünden reddi yerine, yazılı şekilde hüküm kurulması,Doğru görülmemiştir.Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalıdan peşin alınan karar düzeltme ve temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 05.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.