Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11740 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 28331 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Tarsus 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 17/07/2013NUMARASI : 2010/245-2013/372Taraflar arasındaki tapu kayıtlarının Orman Kadastro Komisyonu kararı ile iptal edilerek orman sınırları içine alınması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Hazine hakkındaki davanın kabulüne, diğer davalılar aleyhine açılan davanın esastan reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacılar ile davalılardan Hazine vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, tapu kayıtlarının Orman Kadastro Komisyonu kararı ile iptal edilerek orman sınırları içine alınması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece, Hazine hakkındaki davanın kabulüne, diğer davalılar aleyhine açılan davanın esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalı Hazine vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; davacıların 28.11.2005 tarihinde satın aldığı 175 ada 28 parsel sayılı taşınmazın 9037 m²’lik bölümünün Orman kadastro komisyonu tarafından yapılan sayısallaştırma işlemi sonucu iptal edilerek orman vasfı ile maliye hazinesi adına kayıt ve tescil edildiği, davacılar tarafından bu işlemin iptali için Tarsus 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/800 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın mahkemece reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 20. HD tarafından onanarak 06.03.2009 tarihinde kesinleştiği ve işbu davanın da 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor geçersizdir. Şöyle ki;1-Tapusu iptal edilen dava konusu taşınmaz arsa vasfında olduğundan, değerlendirme tarihi olan dava tarihinden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Bu itibarla emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının, fiyat artış endeksleri uygulanmak suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle belirlenmesi gerekir.Bilirkişi raporlarında bu yönteme uyulmadan bedel tespit edilmiştir. Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re'sen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile taşınmaza genel deyimlerle bedel tespit eden geçersiz rapora göre hüküm kurulması,2-Hükmedilen bedele dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi,3- TMK.nun 1007. maddesi uyarınca açılan tazminat davalarında husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekir. Bu itibarla diger davalılar aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilip, bu davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, esastan ret kararı verilip nispi vekalet ücretine hükmedilmesi,Doğru görülmemiştir. Davacılar ve davalı Hazine vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 29.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.