MAHKEMESİ : Safranbolu Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 09/05/2014NUMARASI : 2013/549-2014/359Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı idare ile feri müdahil vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı idare ve feri müdahil vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taşınmaz malın tarım arazisi niteliğinde kabulü ile olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden bilimsel yolla değerinin tespit edilmesi yöntem olarak doğrudur. Ancak; 1-Mahkemece yapılan 23.01.2014 tarihli keşif tutunağında dinlenen mahalli bilirkişilerin, beyanlarında dava konusu taşınmaza, fiilen el atılmadan önce taşınmazda kuru tarım yapıldığını belirttikleri,dava konusu taşınmaza ilişkin acele el koyma dosyasında taşınmaza kuru arazi olarak değer biçildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise taşınmazın sulanabilir arazi olarak kabul edildiği anlaşılmış olup, bu hususta oluşan çelişkinin giderilmesi ve dava konusu taşınmazın sulu arazi mi kuru arazi mi olduğunun tespiti amacıya mahallinde yeniden keşif yapılıp, mahalinde tanık da dinlenmek suretiyle, taşınmazın sulanıp sulanmadığı, nereden ve nasıl sulandığı su kaynağı mevcut ise tamamını sulamaya yeterli olup olmadığı hususları açıkça belirtilmeden eksik inceleme sonucu sulu kabul edilerek mısır ve fasulye münavebesine göre değer biçilen rapora göre hüküm kurulması, 2-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda münavebeye esas alınan ürünlerin verim, kg satış fiyatı ve üretim masraflarının denetime imkan verecek şekilde ,açıkça gösterilmemesi, 3-Tespit edilen kamulaştırma bedelinden,acele el koyma kararı ile tespit edilen bedelin mahsubundan sonra kalan fark bedelin ödenmesine karar verilmesi gerekirken,infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması, 4-2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, Anayasa Mahkemesi’nin 19.12.2013 tarih ve 2013/817 başvuru numaralı 1. Bölüm kararı da göz önüne alınarak, fark bedele dört aylık sürenin bitim tarihinden yasal faiz işletilmesine karar verilmişse de faizin bitim tarihinin kararda gösterilmemesi, 5-Davanın niteliği gereği kendisini vekil ile temsil ettiren davacı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,Doğru görülmemiştir. Davacı idare ve feri müdahil vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz edenlerden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 25.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.