TARİHİ : 23/06/2015Taraflar arasındaki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hükmün yürürlüğe girmesinden önce açılan, kamulaştırma bedelinin tespit ve taşınmazın tescili davasının 4 ay içerisinde sonuçlandırılamaması nedenine dayalı faiz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hükmün yürürlüğe girmesinden önce açılan, kamulaştırma bedelinin tespit ve taşınmazın tescili davasının 4 ay içerisinde sonuçlandırılamaması nedenine dayalı faiz istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre yapılan incelemede;Kamulaştırma bedelinin tespiti ve dava konusu taşınmazın Hazine adına tescili istemli dava 12.06.2007 tarihinde açılmış olup, mahkemece en son 06.06.2011 tarihinde karar verilerek bedele hükmedilmiş ve işbu karar Dairemizce onanmış ve karar düzeltme istemi reddedilerek, 09.10.2012 tarihinde karar kesinleşmiştir.2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda 24.04.2001 gün ve 4650 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle davaların dört aylık süre içerisinde bitirilmesi öngörüldüğünden herhangi bir faiz düzenlemesi yapılmamıştır. Ne var ki, olağan yargı süreçleri içinde davaların dört ay içerisinde bitirilmesinin oldukça güç olduğu ve bir çok davanın öngörülen sürecin uzaması nedeniyle davanın ilk derece mahkemesi önünde açıldığı tarih ile kamulaştırma bedelinin ödendiği tarih arasında, enflasyonun etkisiyle, kamulaştırma bedelinde değer kaybı yaşanması ve bu konudaki taleplerin AHİM ve Bireysel Başvuru ile AYM önüne gitmesi üzerine, kanun koyucu bahsedilen husustaki yasal eksikliği gidermek ve kamulaştırma bedelinin tespiti davalarında davanın zamanında sonuçlandırılamaması halinde yargılama sürecinde kamulaştırma bedelininenflasyon etkisiyle uğrayacağı değer kaybını telafi ederek benzer mağduriyetlerin önlenmesi maksadıyla 11.04.2013 günlü 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6450 sayılı Kanunla değişik 10. maddesine bir fıkra ekleyerek “Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması hâlinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir.” hükmünü getirmiş ve zamanında tamamlanamayan kamulaştırma bedelinin tespiti davalarında ödemenin yapıldığı tarihe kadar kamulaştırma bedeline faiz ödenmesi imkânını tanımıştır.AHİM'in bu konudaki bir kararında, “somut başvuruya konu kamulaştırma işleminde ise dava, bahsedilen kanun hükmünün yürürlüğe giriş tarihinden önce sonuçlandığından yasal faiz ödemesi yapılmamıştır... Başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin orantılı olabilmesi için ödenen tutarların enflasyonun etkilerinden arındırılarak güncelleştirilmesi, yani kamulaştırma tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen süredeki hissedilir değer kaybını telafi edecek biçimde faiz uygulanması gerekir” (AİHM Scordino/İtalya (no:1), B. No: 36813/97, 29/3/2006, § 258) denmiştir. Anayasa Mahkemesi kararında ise “Bir eşyanın devir tarihindeki bedelinin daha sonra ödenmesi durumunda arada geçen sürede enflasyon nedeni ile paranın değerinde oluşan hissedilir aşınma ile mülkiyetin gerçek değeri azaldığı gibi, bu bedelin tasarruf veya yatırım aracı olarak getirisinden yararlanmak imkânı da bulunmamaktadır. Bu şekilde kişiler mülkiyet haklarından mahrum edilerek haksızlığa uğratılmaktadır” (AYM, E.2008/58, K.2011/37, 10/2/2011) denmiş; yine başka bir kararda, “Kamu kurumları uzun süren kamulaştırma bedelinin tespiti davalarında faiz ödemeyerek bireylerin almaları gereken bedelin enflasyon karşısında aşınmasına neden olmaktadırlar. Bu durumda taşınmazı kamulaştırılan kişilere ödenen kamulaştırma bedelinin kişinin uğradığı zararı telafi edebilmesi için taşınmazın gerçek karşılığı olması yanında ayrıca ödenen bedelin tespitinde esas alınan tarih ile ödeme tarihi arasında geçen dönemde gerçekleşen enflasyona nispetle hissedilir derecede değer kaybetmemiş olması gerekir” (AYM B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 59) denmiştir.Bu çerçevede AİHM, Türkiye’de kamulaştırma bedellerinin geç ödenmesi ve enflasyon sonucu bedelin değerinde aşınma olması ile aradan geçen sürede bedele faiz ödenerek durumun telafi edilmemesi veya ödenen faizin enflasyonun oldukça altında olması sonucu tespit edilen bedelin değerini koruyucu nitelikte olmaması nedenleriyle birçok davada, ödenmeyen bu farkın, bireyin mülkiyet hakkının korunması ile kamu yararı arasında olması gereken adil dengeyi bozarak, Anayasa’da yer alan ölçülülük ilkesine aykırı bir şekilde meşru kamu yararıyla haklı gösterilemeyecek orantısız ve aşırı bir yük bindiği ve mülkiyet haklarının ihlal edildiği sonucuna varmıştır (Aka/Türkiye, B. No: 19639/92, 23/12/1998, § 48-50; Akkuş/Türkiye, B. No: 19263/92, 9/7/1997, § 28-31; Yetiş/Türkiye, B. No: 40349/05, 6/7/2010, § 57-60). AYM'de bireysel başvurular üzerine verdiği kararlarında benzer sonuçlara varmıştır (AYM B. No: 2012/1313, 6/3/2014, 2012/1313; B. No: 2013/9032, 5/11/2014, 2013/9032).Anayasa'nın 90/5. maddesine göre “Usûlüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kânun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiâsı ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7.5.2004-5170/7 md.)Usûlüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kânunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esâs alınır.” Bu itibarla; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm 30.04.2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, kesinleşmiş olan kamulaştırma bedeli ile ilgili olarak faiz istemi zamanaşımı süresi içerisinde her zaman mümkündür. Faiz hükmü kurulmadan verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmemiş olması idare lehine kazanılmış hak oluşturmayacağından, işin esasına girilerek karar verilmesi yerine yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi,Doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 06/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.