Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10162 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 27235 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasının zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla duruşma için belirlenen 21.05.2013 günü aleyhine temyiz olunan davalı idare vekili Av...'nin yüzüne karşı; usulüne göre çağrı kağıdı gönderilmesine rağmen gelmediğinden temyiz eden davacı vekilinin yokluğunda duruşmaya başlanarak davalı idare vekilinin sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; ... ili ... İlçesi, .... köyünde bulunan 450, 1349, 1485, 1530, 232, 264, 310, 631 ve 1519 parsel sayılı taşınmazların, davacının murisi ...isimli şahıs tarafından yine davacının kardeşleri olan ...'a tapuda yapılan 02.12.1965 tarihli işlemle kayıtsız ve şartsız olarak bağışlandığı, davacının yapılan bu işlemin, miras bırakanın yanıltılarak, hile ve ehliyetsizlikle yapıldığı, muvazaalı olduğu gerekçesi ile ... Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı davanın, yapılan işlemin hile ve ehliyetsizliğe dayalı olduğu iddiasının kanıtlanamaması, muvazaa iddiasının ise temliki işlemin bağışa dayalı olması nedeniyle reddedilerek 07.03.2007 tarihinde kesinleştiği, davacının ... Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı yukarıda sözü edilen 2006/339-2006/417 sayılı kararın kesinleşmesinden sonra, ...tarafından yapılan bahis konusu bağış işleminin hile ile gerçekleştiği ve akdin yapıldığı tarihte miras bırakanın ehliyetsiz olduğu bu suretle de tapu sicilinin usulsüz tutulduğu iddiasıyla TMK.nun 1007. maddesine dayalı olarak iş bu tazminat davasını açtığı anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur." Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlillere rücu eder" hükmü yer almakta olup, burada, Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların, yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü; sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanıksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Kusurun varlığı ya da yokluğu, Devletin sorumluluğu için önem taşımayıp, sadece Devletin memuruna rücuu sırasında iç ilişkide önemlidir.Açıklanan nedenlerle; TMK.nun 1007. maddesinde düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin, 818 sayılı Borçlar Kanununun 41. ve devamı maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığından, aynı kanunun 60. maddesindeki zamanaşımı kurallarının uygulanma imkanı olmadığı gibi, TMK.nun 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için de, ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu itibarla, 818 sayılı Borçlar Kanununun 125. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146.) maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması esastır. Bu durumda;Tapu sicilinin hile ve ehliyetsizlik nedeniyle yolsuz hale geldiği iddiasıyla TMK.nun 1007. maddesine dayanılarak açılan davada, davacının taşınmazları geri almak için ... Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı, 2006/339 esas sayılı dosya üzerinden görülen davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın 07.03.2007 tarihinde kesinleşmesinden sonra, 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Ne var ki; davacının, murisi tarafından tapuda yapılan bağış işleminin hile ve ehliyetsizlik nedeniyle geçersiz olduğu iddiasıyla açtığı tapu iptali ve tescil davasının, söz konusu iddiaların kanıtlanamaması nedeniyle reddine karar verildiği de tüm dosya kapsamı ile sabit olup, gerek tapu sicilinin yolsuz olduğuna dair iddianın ispatlanamadığı konusunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen 2006/339-2006/417 sayılı kararının bulunması, gerekse de, Devletin sorumluluğunu gerektirecek bir nedenin bulunmaması nedeniyle davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğrudur.Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, aleyhine temyiz olunan davalı idare yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 990,00-TL. vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.