NUMARASI : 2014/35-2015/316Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile K.. B.. yönünden husumet yokluğundan reddine, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü yönünden Kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece M.. B.. ve Kızıltepe Belediyesine karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, diğer davalı DSİ'ye karşı açılan davanın kabulüne karar verilmiş karar davalı idare DSİ vekilince temyiz edilmiştir.1)Dava konusu taşınmazdan geçen derenin ıslahı sabit olduğundan 5216 sayılı yasanın 7. maddesinin (r) bendi gereğince derelerin ıslahından sorumlu olan M.. B.. Su ve Kanalizayon İdaresi Genel Müdürlüğü'nün davaya dahil etmesi için davacıya süre verilip, bu idarenin davaya katılımı sağlandıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,Kabule göre de;2)Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;Arsa niteliğindeki taşınmaza, emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilirken dava konusu taşınmaz ile emsalin zaruret olmadıkça, yakın bölgelerden ve benzer yüzölçümlü olması ve değerlendirme tarihine yakın satışların emsal alınması gerekir.Dava konusu taşınmazın büyük yüzölçümlü (99.845,70m²) olmasına karşın emsal taşınmaz küçük yüzölçümlü (899,93m²) oluğu gibi, emsal olarak esas alınan satış 04.07.2007 tarihli olup değerlendirme tarihine göre eski tarihli bir satış olduğundan değerlendirmede esas alınması yanıltıcı sonuçlara götürebileceğinden rapor inandırıcı değildir. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re'sen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılıp, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle ve emsal taşınmazların bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parseli mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli mi olduğu ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, değerlendirmenin yapıldığı yıl itibari ile dava konusu taşınmaz ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal kabul edilen taşınmazların. Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerlerinin, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden araştırılıp, bilirkişi rapor denetlenerek sonucuna göre hüküm kurulmasının düşünülmemesi, 3)Dava konusu tüm taşınmazın el atmadan arta kalan bölümünün yüzölçümü ve geometrik durumu dikkate alındığında değer azalışı olmayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde fazla bedele hükmedilmesi, 4)Dosyada bulunan delil ve belgelere göre, dava konusu taşınmaza 04.11.1983 gününden sonra el atıldığı anlaşılmıştır.13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 13.11.2014 gün ve 2013/95 - 2014/176 sayılı kararı ile;6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun başlığı ile birlikte değiştirilen geçici 6. maddesinin; on üçüncü fıkrası "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlirin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle Anayasanın 2 ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.Bu durumda; 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi harca ve nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünlümemesi,Doğru görülmemiştir.Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 23/05/2016gününde oybirliğiyle karar verildi.