Kişinin hatırasına hakaret suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 130/1. maddesi gereğince 2.000 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında aynı Kanun'un 53/1-a-b maddelerindeki güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına dair,... Sulh Ceza Mahkemesinin 29/06/2010 tarihli ve 2009/272 esas, 2010/629 sayılı kararının,... Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14/06/2013 gün ve 180921 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinde öngörülen hak yoksunluklarına hapis cezasına mahkûmiyetin kanunî sonucu olarak hükmedilebileceği, adlî para cezalarında uygulanamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Kişinin hatırasına hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda,... Sulh Ceza Mahkemesinin 29/06/2010 tarihli kararı ile 2.000,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ve TCK’nın 53. maddesi uyarınca güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına karar verildiği, yüze karşı verilen kararın sanık tarafından süresinde temyizi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 13.03.2013 tarih ve 2013/6058 esas, 2013/6762 sayılı kararı ile, hükmolunan cezanın miktarına göre temyiz isteminin reddine karar verildiği, infaz aşamasında adli para cezasında güvenlik tedbiri uygulamasının hatalı olduğu gerekçesiyle, Kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:TCK’nın 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının adli para cezasında uygulanamayacağının gözetilmemesine ilişkin ise de, hükmün kanun yararına bozma konusu yapılıp yapılamayacağı öncelikli olarak ele alınacaktır.III- Hukuksal Değerlendirme: Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen... Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır. ./.. -2-Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.İnceleme konusu somut olayda;... Sulh Ceza Mahkemesinin 29/06/2010 tarihli kararı ile sanığa hakaret suçundan doğrudan 2.000 TL adli para cezası verildiği, sanığın yüzüne karşı verilen bu kararı süresinde temyizi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 13.03.2013 tarihli kararı ile, hükmolunan cezanın miktarına göre temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.Ancak, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.11.2005 gün ve 140/143 sayılı kararında da belirtildiği üzere, gerek bir mahkûmiyete ek, gerekse bağımsız olarak hükmedilen güvenlik tedbirlerinin, kesin nitelikteki hükümlere de her yönüyle temyiz edilebilirlik niteliği kazandıracağı, bu nedenle sanığın süresinde yaptığı temyiz isteminin esastan incelenmesi gerektiği ret kararının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.Bu itibarla, kararda güvenlik tedbiri uygulanmış olması nedeniyle sanık hakkında hükmolunan adli para cezasına ilişkin hükmün temyizi kabil olduğu, sanığın da süresinde temyiz isteminde bulunduğu anlaşıldığından, hükümdeki hukuka aykırılığın temyiz kanun yoluyla giderilmesi gerektiği, CMK’nın 308/1. maddesi uyarınca sanık lehine itiraz yolunun açık olması karşısında, hükmün kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün temyiz incelenmesinin tamamlanmamış olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,2- Dosyanın CMK’nın 308/1. maddesi uyarınca sanık lehine itiraz yoluna başvurulması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.