Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9755 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20984 - Esas Yıl 2013





Tehdit suçundan sanık ...’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair,.... Asliye Ceza Mahkemesinin 30/01/2013 tarihli ve 2011/324 esas, 2013/65 sayılı kararının, .... Bakanlığınca yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 11.06.2013 gün ve 199307 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “ 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 193. maddesinde yer alan, “(1) Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir. (2) Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı biçimde, sanığın savunması alınmadan mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda,... Asliye Ceza Mahkemesinin 30/01/2013 tarihli kararı ile, 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın tebliğ edilerek temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Sorgusu yapılmayan sanık hakkında, hapis cezası ile cezalandırılmasına dair kurulan mahkumiyet hükmünün, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurup doğurmayacağının belirlenmesine ilişkindir. III- Hukuksal Değerlendirme:5271 sayılı CMK’nın 191. maddesinde duruşmaya başlanmasına ilişkin kurallar ile sanığın sorgusunun nasıl icra edileceğine ilişkin hükümlere yer verilmiş, anılan Kanunun 193/1. maddesinde ise, kanunun ayrık tuttuğu haller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılamayacağı belirtilmiştir. Kanunun ayrık tuttuğu hallere ise 5271 sayılı Kanun’un 193/2 ve 195. maddelerinde yer verilmiştir.CMK’nın 195. maddesindeki düzenlemeye göre, suçun yalnız veya birlikte adli para cezasını veya müsadereyi gerektirmesi halinde, sanık gelmese de duruşma yapılabilecektir, ancak maddenin uygulanabilmesi için iki koşulun bir arada bulunması gerekmektedir. Bunlardan ilki, suçun yaptırımın adli para cezası veya müsadereden ibaret bulunması, ikinci koşul ise, sanığa gönderilecek davetiyeye gelmese de duruşmanın yapılacağı ihtarının yazılmış olmasıdır.193. maddenin 2. fıkrasında ise, “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümler yüz yüze yargılama ilkesinin istisnasını oluşturmakta ise de, somut olayda uygulanma imkanı bulunmamaktadır. İnceleme konusu somut olayda; Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sırasında, savunmasının alınması için adresine ihzar müzekkeresi çıkarıldığı, müzekkereye verilen cevapta, sanığın ... İlçe Jandarma Komutanlığında asker olduğunun bildirildiği, ancak sanığın talimat yoluyla savunması alınmadan, 30.01.2013 tarihli oturumda yargılamaya devam edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğu anlaşılmıştır.Bu itibarla, CMK’nın 193/1. maddesinde yazılı olup, savunma hakkı yanında yargılama yönteminin temel ilkelerinden olan “doğrudan doğruyalık, vasıtasızlık ve yüzyüzelik” ilkelerinin gerçekleştirilmesi amaçlarına da yönelik bulunan; "hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılamaz" hükmüne uyulmayarak, mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1- Tehdit suçundan sanık ... hakkında,... Asliye Ceza Mahkemesinin 30/01/2013 tarihli ve 2011/324 esas, 2013/65 sayılı kararının, savunma alınmadan mahkumiyet hükmü kurulması nedeniyle, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 3- Bozma kararı doğrultusunda, anılan Kanun maddesinin 4/b fıkrası uyarınca yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.