Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9630 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 2762 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :Sulh Ceza MahkemesiSUÇLAR : Tehdit, hakaret, yaralamaHÜKÜM : Mahkumiyet, beraatYerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, 13.10.2008 tarihli duruşmada şikayetçi olduğunu bildiren mağdura davaya katılmak isteyip istemediğinin sorulması gerektiği gözetilmeyerek, CMK'nın 238/2. maddesine aykırı davranılmış ise de; temyiz dilekçesi katılma istemi niteliğinde görülüp, CMK'nın 237/2. maddesi gereğince suçlardan zarar gören ...'ın davaya katılan sıfatıyla kabulüne karar verilerek dosya görüşüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yaralama suçundan hüküm kurulurken TCK'nın 53/1. maddesinde öngörülen hak yoksunluklarına hükmedilmemiş ise de hapis cezasına mahkumiyetin yasal sonucu olarak infaz aşamasında dikkate alınıp uygulanması olanaklı görülerek yapılan incelemede;1- Sanığa yükletilen yaralama eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,Cezanın kanuni bağlamda uygulandığı,Anlaşıldığından sanık ... müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 2- Tehdit ve hakaret suçlarından kurulan beraat hükümlerinin temyiz incelemesine gelince,Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;a- Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur.Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak kanuni indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir.Somut olayda; mahkemece yukarıda yapılan bu açıklamalara aykırı olarak “kavga sırasında fevren söylenen sözlerin muhatabı üzerinde ciddi korku ve endişe yaratmayacağı” şeklindeki kanuni ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi,b- Olay sırasında sanık ve katılanın yanında bulunan tanık ...'ın ifadesinde, sanığın katılana hakaret ettiğini beyan etmesi karşısında, tanığın beyanı yöntemince irdelenip tartışılarak neden itibar olunmadığı gerekçeleriyle açıklanmadan hakaret suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,Kanuna aykırı ve katılan ...'ın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02/04/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.