Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9436 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 20411 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇLAR : Yaralama, hakaret, genel güvenliği kasten tehlikeye sokmaHÜKÜMLER : MahkumiyetYerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, tüm sanıklar hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması; sanık ... hakkında hakaret ile ..., ... ve ...'ı yaralama; sanık ... hakkında ...'yı yaralama suçundan hükmolunan mahkumiyet ve sanık ... hakkında yaralama, yaralamaya teşebbüs ile genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçlarından hükmolunan beraat kararlarının temyiz konusu yapılmadığı belirlenerek dosya görüşüldü:A-Sanık ... müdafiinin temyiz dilekçesinin süresi içinde verilmediği anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca sanık ... müdafiinin tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,B-Diğer mahkumiyet hükümleri bakımından yapılan incelemede;Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;1-Sanık ...'nın hakaret ve ..., ..., ...'ı yaralama eylemlerinden kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden;Sanığa yükletilen hakaret ve yaralama eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Yasaya uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı; böylece olaylara ilişkin sorunlarda gerekçenin yeterli bulunduğu;Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Yasada öngörülen suç tiplerine uyduğu,Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır. Ancak, a-TCK'nın 53/l-(c) maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi, b-Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptaline karar verilmiş, ayrıca aynı bentte yer alan “seçme ve seçilme” ehliyetleri ile ilgili olarak da, hükümlünün, hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakılması uygulamasını engelleyici nitelikte iptal kararları verilmiş olması ve doğan boşluk nedeniyle bu hususta yeni bir yasal düzenleme yapılması ihtiyacının ortaya çıkması karşısında, yerel mahkeme hükmünde bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakmaya ilişkin uygulamanın dayanaksız kalması, Bozmayı gerektirmiş sanık ...'nın temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılıklar, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktaları tebliğnameye kısmen uygun olarak, hükümlerde TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımda, “sanık hakkında TCK'nın 53/1-(c) maddesinde yer alan hak yoksunluğunun kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına” ibaresi eklenmek ve aynı maddeden “(b) ibaresinin çıkartılmak” biçiminde, 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca, davanın esasına ve başkaca yönleri Yasaya uygun bulunan hükmün bu bağlamda DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 2-Sanık ...'ın, ..., ... ve ...'u yaralama, ...'un ... ve...'ı yaralama, ...'nın ... ve ...'ı yaralama ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine gelince;a)Sanık ...'ın, ... ve ...'u sopa ile yaraladığının kabul edilmesi ve adli muayene raporlarının da bu şekilde yaralama ile uyumlu olması karşısında, sanığın cezasının TCK'nın 86/3-e maddesi gereğince artırılması gerektiğinin gözetilmemesi,b)Sanık ...'ın , ... ve ...'nın, ... ve ...'a karşı ne şekilde yaralamaya teşebbüs suçunu işlediklerinin, hangi delillere dayanılarak kabul edildiği açıkça anlatılmadan mahkumiyet hükmü kurulması,c)Sanık ...'nın, tartışma sırasında havaya silahla ateş etme eyleminin TCK'nın 170/1-c maddesinde düzenlenen genel güvenliği kasten tehlikeye sokma ve aynı Kanunun 106/2-a maddesinde belirtilen silahla tehdit suçlarını oluşturduğu ancak, TCK'nın 44. maddesinde belirtilen fikri içtima hükmü gereğince sadece en ağır ceza içeren aynı Kanunun106/2-a ve 43/2. maddeleri uyarınca hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,d)Sanık ...'ın ... ve ...'u yaralama; sanık ...'nın ... ve ...'ı yaralamaya teşebbüs ile genel güvenliği kasten tehlikeye sokma ve sanık ...'ın ...'u yaralamaya teşebbüs suçlarından kurulan hükümlerde ise; TCK'nın 53/l-(c) maddesindeki hak yoksunluğunun sanıkların kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının belirtilmemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması zorunluluğu,Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 10/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.