Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9045 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 6850 - Esas Yıl 2004





Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine aöre dosya görüşüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.1- Tehdit suçuna ilişkin temyiz incelemesinde vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Tehdit fiili kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarını bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur. Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşullan varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilir ise de, önceden ilke bazında kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir.Suça ilişkin olarak yukarıda belirtilen özelliklerin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği hususu esas mahkemesince değerlendirilmesi gereken fiili ve hukuki bir olgudur. Bu değerlendirmenin olaya uygun olması ve davaya ilişkin verilerle çelişmemesi gerekfr.İncelenen dosyada, ruhsatsız olarak yaptığı inşaatıyla ilgili olarak alınan karar uyarınca yıkım maksadıyla gelen belediye görevlilerine yönelik olarak ve orada bulunmayan belediye başkanı hakkında "onu öldüreceğim..." dediği oluşa uygun olarak kabul edilmesi karşısında, 5237 sayılı TCY.nın 7/2. ve 5252 sayılı Yasanın 9/3. madde ve fıkraları uyarınca 765 ve 5237 sayılı TCY.Iarının ilgili hükümlerinin karşılaştırılması suretiyle lehe olanının belirlenip uygulanması yerine "sanığın sinirli yapısı ve olayın neden olduğu psikoloji içerisinde söylemiş olduğu bu sözde ciddilik ve korkutuculuk öğelerinin bulunmadığı" yolundaki yasaya aykırı gerekçelerle beraat hükmü kurulması,2- Sövme suçuna gelince;5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 7. maddesinde "zaman bakımından uygulanma", 5252 sayılı Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasasının 9. maddesinde ise, "lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul" kurallarının düzenlenmesi, ayrıca 5252 sayılı Yasasının 12. maddesi ile 765 sayılı Türk Ceza Yasasının yürürlükten kaldırılmış olması, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasası ve bu Yasaların hükümden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunması karşısında;5237 sayılı Yasasının 7. ve 5252 sayılı Yasasının 9/3. maddeleri ve 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Yasası uyarınca, sanığın hukuki durumunun 5237 sayılı Türk Ceza Yasası hükümleri de gözetilerek yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş ve O yer C.Savcısı ve katılan vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden sövme suçu yönünden sair hususlar incelenmeksizin, (HÜKÜMLERİN BOZULMASINA), yargılamanın bozma öncesinden başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05.04.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.