Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 827 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 27493 - Esas Yıl 2015





Tebliğname No : 4-2014/251965MAHKEMESİ : Torbalı 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 28/03/2014NUMARASI : 2012/495 (E) ve 2014/347 (K)SUÇLAR : Tehdit, hakaret, 6136 sayılı Kanuna aykırılıkYerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;1-Sanığın 6136 sayılı Kanuna aykırılık eylemine ve yükletilen suça yönelik katılan S.. M.. vekilinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE beraate ilişkin HÜKMÜN ONANMASINA,2-Hakaret suçuna ilişkin hükme yönelik temyize gelince; sanığa yükletilen hakaret eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.Ancak,Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptaline karar verilmiş, ayrıca aynı bentte yer alan “seçme ve seçilme” ehliyetleri ile ilgili olarak da, hükümlünün, hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakılması uygulamasını engelleyici nitelikte iptal kararları verilmiş olması ve doğan boşluk nedeniyle bu hususta yeni bir yasal düzenleme yapılması ihtiyacının ortaya çıkması karşısında, yerel mahkeme hükmünde bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakmaya ilişkin uygulamanın dayanaksız kalması,Bozmayı gerektirmiş ve sanık C.. Ö.. müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, hükümde TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımdan (b) ibaresinin çıkartılarak başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 3-Sanık hakkında tehdit suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyize gelince; Müştekinin aşamalardaki istikrarlı beyanları ve tanık S.. M..'in “odada tek başıma bulunuyordum. Ablam ise duruşmaları nedeniyle büroda değildi. Daha önceden tanıdığım büronun müvekillerinden olan C.. Ö.. elinde bir tabanca ile ve hışımla bulunduğum odanın kapısını açtı ve içeri girdi. Semiha nerde diye sorduktan sonra oturduğum yerin arka tarafında duvarda asılı olan ablamın ruhsatına tabancasını doğrulttu. Tetiğe bir kez bastı ancak tabanca patlamadı. Bunun üzerine kendisine elindeki gerçek mi diye sordum. Tabancasını önüne alıp namlusuna mermi sürme hareketi yaptı bu esnada '' ablan bekar mı evli mi, telefonlarımı açmamayı ona göstereceğim, ona gününü göstereceğim '' sözlerini sarf etti. Özellikle ablan bekar mı evlimi sözlerini bir kaç kez tekrarladı. Ardından tabancasını tekrar ablamın avukatlık ruhsatına doğrulttu. Tetiğe bir kaç kez bastı. Ancak tabanca patlamadı .Yine tabancasını zemine de doğrultup bir kaç kez tetiğe bastı. Tabanca büyükboy gri renkli bir tabancaydı.“ şeklindeki anlatımları ve tanık A.. G..'in ifadesinde “Elinde evraklarla büroya C.. Ö.. geldi. Bekleme salonundayken S.. M..'in kullandığı müştekiye ait odada bağırma ve sinkaflı sözler duyunca, oraya yöneldim. Tam bu sırada O.. O..'da odasından çıkıp koridora geldi. C.. Ö..'ü koridordan alıp kendi odasına götürdü. Ben de odaya girdim. C.. Ö.. öfkeliydi. S.. M..'e duyurmak amacıyla sinkaflı sözler söyledi. Bunların kendisine yakışmadığını söyledim. O.. O..'da benzer biçimde sakinleşmesi için telkinde bulundu ancak sakinleşmedi. Daha sonra O.. O.. kendilerini odada yanlız bırakmamı istedi bende odadan çıktım. Ve S.. M..'in bulunduğu odaya girdim şaşkın ve heycanlı bir hali vardı. Masadaki evraklarını ve çantasını toplayıp gitmek istiyordu. C.. Ö..'ün odaya girip silah çektiğini söyledi. Ben de kendisine A.. K.. ve Ö.. Ç.. ile bu konuları konuşmasını söyledim. Ablasını telefonla aradıktan sonra bürodan çıktı.” şeklindeki beyanı dikkate alındığında, sanığın tehdit eyleminin sübuta erdiği, fakat tehdit suçunun nitelikli hali olan silahla tehdidin kabulü için; silahın, bizzat mağdurun görüp hissedebileceği ve etkisini artıracak biçimde teşhiri veya kullanılmasının yanında, mağdurun evi, arabası gibi daimi kullanımında olan eşyalarında hasar, iz, emare gibi belirtiler oluşturacak ve bu suretle tehdidin mağdurun üzerinde meydana getirdiği korkunun etkisini artıracak tarzda kullanılması gerekir. Bu nedenle, mağdurun yokluğunda gerçekleşen tehdit eyleminde, salt silah teşhir edilmiş olması, suçun nitelikli halinin oluşumu için yeterli sayılamayacağından olaydaki eylemin TCK'nın 106/1 maddesi anlamında tehdit suçunu oluşturacağı gözetilmeden, kanuni olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve katılan S.. M.. vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 19/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.