Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7652 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 26428 - Esas Yıl 2013





Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ...'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1, 29, 125/1,3-a, 129, 62/1, 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca neticeten 4.000,00 ve 2.240,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair, (kapatılan).... SULH CEZA MAHKEMESİNİN) 04/12/2012 tarihli ve 2012/225-1229 sayılı kararının,... Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/07/2013 gün ve 243233 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, .... Sulh Ceza Mahkemesince anılan kararda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi gereğince sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilip verilemeyeceğinin tartışılmamasında, isabet görülmemiştir. ” denilmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ... hakkında açılan kamu davasında.... Sulh Ceza Mahkemesinin 04.12.2012 tarihli kararı ile, 4.000,00 ve 2.240,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın sanık tarafından temyizi üzerine, 20.03.2013 tarihli ek karar ile temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verildiği, kesinleşen bu karar ile ilgili, CMK’nın 231. maddesinin tartışılmamış olması nedeniyle, infaz aşamasında Kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun objektif şartlarının oluşmasına karşın, kararda tartışılmamasına yönelik hukuka aykırılığa ilişkindir. III- Hukuksal Değerlendirme:Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen ...Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir. Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.( Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.) Kanun yararına bozma istemine konu edilen 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle;- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması, - Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz etmemesi,- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır. İnceleme konusu somut olayda; Suç tarihi itibariyle adli sicil kaydı bulunmayan sanık ... hakkında, hakaret ve tehdit suçlarından 4.000,00 ve 2.240,00 TL adli para cezası verildiği, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasını kabul ettiği, ancak kararda bu hususun tartışılmadığı anlaşılmaktadır. Kanun koyucu CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanıp uygulanmaması hususunda mahkemeye takdir hakkı tanımıştır. Objektif koşulların oluşmasına karşın, koşullu bir düşme nedeni olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun tartışılmamasına yönelik mahkeme uygulamasının yerinde veya yeterli olup olmadığı temyiz incelemesinde değerlendirilebilecekken, takdire müteallik konuların inceleme dışı bırakıldığı olağanüstü kanun yolu olan, Kanun yararına bozma yoluyla denetlenemeyecektir.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, Kanun yararına bozma isteminin takdire ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 06.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.