Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;1-5237 sayılı TCY'nin 232/1. maddesinde düzenlenen aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine karşı kötü muamelede bulunma suçu; yaralama, tehdit, sövme gibi Yasanın başka maddelerinde açıkça suç olarak tanımlanmış eylemler dışında kalan, çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma gibi merhamet ve şefkatle bağdaşmayan eylemleri kapsar. Yargılamaya konu somut olayda; sanığın alkollü olarak nedensiz yere eşi olan mağdureye vurarak kasten yaralama suçunu işlediğinin anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK'nın 86/2, 86/3-a maddeleri gereğince hüküm kurulması gerekirken, aile bireylerine kötü davranma suçundan hükümlülük kararı verilmesi,2-5275 say??lı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 108. maddesi uyarınca denetim süresini belirleme ve gerektiğinde uzatma görevi, hükümlünün infaz aşamasındaki davranışlarını da değerlendirerek koşullu salıverme ile ilgili kararı verecek olan mahkemeye ait olacağı gözetilmeden; hükümde, mükerrir olan sanık hakkında 5237 sayılı TCY'nin 58/7. maddesi gereğince "mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına" karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, denetimli serbestlik tedbirinin süresinin de belirlenmesi,Yasaya aykırı ve sanık Mehmet'in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki kısmen değişik gerekçe ile yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle (HÜKMÜN BOZULMASINA), CYY'nin 326. maddesi gözönune alınarak yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 06.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.