Hakaret suçundan ... hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, ... 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04.11.2010 tarih ve 2006/75 esas, 2010/193 karar sayılı hükümlerin, sanık tarafından temyizi üzerine,Dairemizin 20.03.2013 gün ve 2012/30281 esas, 2013/7819 sayılı kararıyla; "Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:Kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca sanık ... müdafiinin tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE, " karar verilmiştir.I- İTİRAZ NEDENLERİYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/10/2013 gün ve 2013/293146 sayılı yazısı ile;"Malum olduğu üzere 5320 sayılı Yasanın 8/1 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemelerinin, Resmî Gazetede ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK'nun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326 ncı maddeleri uygulanacaktır. Yine, 21/07/2004 tarih ve 25529 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5219 sayılı Yasanın 3/B maddesi ile değiştirilen 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasının 305/1. maddesi uyarınca iki milyar liraya (2.000 TL.) kadar olan mahkumiyet hükümlerinin kesin nitelikte olduğu, cezanın türü ve miktarı itibariyle hükmün temyizinin mümkün bulunmadığı yönündeki hüküm, Anayasa Mahkemesinin 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas - 2009/114 karar sayılı ilamı ile iptal edilmiş, söz konusu iptal hükmü, kararın Resmi Gazetede yayımlanma tarihinden bir yıl sonrasına tekabül eden 07.10.2010 günü yürürlüğe girmiş ve bu tarihten sonra verilen adli para cezalarına ilişkin tüm hükümler, niceliğine bakılmaksızın temyizi kabil hale gelmiştir.Ancak, 14/04/2011 tarih ve 27905 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Yasanın 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanununa eklenen Geçici 2. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, üç bin liraya (3.000 TL.) kadar olan ve doğrudan verilen adli para cezasına ilişkin mahkumiyet hükümlerine yeniden kesin nitelik kazandırılmış olup cezanın türü ve miktarı itibariyle temyiz imkanı ortadan kaldırılmıştır.Şu halde, Anayasa Mahkemesinde verilen iptal kararının yürürlük tarihi olan 07.10.2010 tarihi ile 6217 sayılı Yasanın 26. maddesinin yürürlük tarihi olan 14.04.2011 tarihleri arasında yerel mahkemelerce verilen adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri kesin nitelikte olmadığından, niceliğine bakılmaksızın temyizen incelenebilecektir. 14.04.2011 tarihinden sonra verilen adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri ise miktar itibariyle üç bin (3.000.00) TL nin üzerinde olmaları halinde temyiz edilebileceklerdir.Somut olayda, mahkemece yapılan yargılama sonunda 17.06.2010 gün ve 2006/75 Esas, 2010/193 Karar sayılı ilamla, sanık ...'un "hakaret" suçundan 5237 sayılı TCK’nun 125/1-4, 62, 52/2-4. maddeleri uyarınca neticeten 1.740,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezanın 10 eşit taksitte ödenmesine, 5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, sanık müdafii mahkemeye yasal süre içinde sunduğu 06.08.2010 tarihli dilekçe ile 6008 sayılı yasanın geçici 2. maddesi uyarınca bu kararın geri alınmasını istemiş, mahkemece duruşma açılarak 04.11.2010 gün ve 2006/75 Esas, 2010/193 Karar sayılı ek kararla hüküm açıklanmıştır.Görüldüğü üzere ek kararın verildiği tarihte Anayasa Mahkemesinin iptal kararı yürürlüktedir ve henüz 6217 sayılı Yasa yürürlüğe girmemiş bulunmaktadır. Bu durumda yerel mahkemece sanığa neticeten verilen adli para cezasının niceliğine bakılmaksızın temyizi mümkündür. Sanığa yüklenen "hakaret" suçu 5237 sayılı TCK'nun 125/1. maddesinde düzenlenmiş, suçun yaptırımı olarak hapis cezası veya adli para cezası öngörülmüştür. Aynı yasanın 131/1. maddesine göre hakaret suçunun soruşturulması veya kovuşturulması mağdurun şikayetine bağlıdır. Katılan .....vekili Av..... Yargıtay 4. C.D. Başkanlığına sunduğu 07.03.2013 tarihli, kimlik tespitli dilekçesinde, vekaletnamedeki yetkiye istinaden, sanık hakkındaki şikayetlerinden vazgeçtiklerini beyan etmiştir. 5237 sayılı TCK'nun 73/4. maddesine göre, hüküm kesinleşinceye kadar şikayetten vazgeçme mümkündür.Somut olayda; yukarıda açıklanan nedenlerle, sanık hakkındaki 1.740.00 TL adli para cezasına ilişkin ek kararın açıklandığı tarih olan 04.11.2010 tarihinde verilen hükmün, kesin olmadığı ve miktarına bakılmaksızın temyizi kabil olduğu halde, Yargıtay 4. Ceza Dairesi 20/03/2013 gün ve 2012/30281 Esas, 2013/7819 Karar sayılı ilamıyla mahkeme kararında öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğundan bahisle, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK nun 317. maddeleri uyarınca sanık müdafiinin, temyiz isteğinin reddine karar verilmesi, ayrıca katılan vekilinin vekaletnamedeki yetkisine istinaden, hüküm henüz kesinleşmeden, sanık hakkındaki şikayetlerinden vazgeçtiklerine ilişkin dilekçe sunmasına rağmen, 5237 sayılı TCK'nun 73/4 ve 5271 sayılı CMK'nun 223/8 maddeleri uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının, yerel mahkemece yeniden yargılama yapılarak, düşürülmesine karar verilmesi gerekeceğinin gözetilmemesi yasaya aykırıdır. Yukarıda açıklanan nedenlerle Yüksek Dairenizin 20/03/2013 gün, 2012/30281 Esas, 2013/7819 Karar sayılı "temyiz isteğinin reddi kararı" kaldırılarak, ....2. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/11/2010 gün ve 2006/75 Esas,2010/193 Karar sayılı kararının BOZULMASI hususunda karar verilmesi,” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:II- İTİRAZIN KAPSAMIİtiraz, hakaret suçundan, sanık ... hakkında verilen mahkumiyet kararına yönelik, temyiz isteminin süre yönünden reddine dair, Dairemizin 20.03.2013 tarihli kararına ilişkindir.III- KARAR5320 sayılı Yasanın 8/1 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluşunun, Resmî Gazetede ilân edilinceye kadar 1412 sayılı CMUK'nun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326 ncı maddelerinin yürürlükte olduğu, 21/07/2004 tarih ve 25529 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5219 sayılı Yasanın 3/B maddesi ile değiştirilen 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasının 305/1. maddesi uyarınca iki milyar liraya (2.000 TL.) kadar olan mahkumiyet hükümlerinin kesin nitelikte olduğu, cezanın türü ve miktarı itibariyle hükmün temyiz edilmesinin mümkün bulunmadığı, bu hükmün Anayasa Mahkemesinin 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas - 2009/114 karar sayılı ilamı ile iptal edildiği, söz konusu iptal hükmünün, kararın Resmi Gazetede yayımlanma tarihinden bir yıl sonrasına rastlayan 07.10.2010 günü yürürlüğe girdiği, bu tarihten sonra verilen tüm hükümlerin, niceliğine bakılmaksızın temyizi kabil hale geldiği, 14/04/2011 tarih ve 27905 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Yasanın 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanununa eklenen geçici 2. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, üç bin liraya (3.000 TL.) kadar olan ve doğrudan verilen adli para cezasına ilişkin mahkumiyet hükümlerine yeniden kesin nitelikte olduğunun düzenlendiği, buna göre karar tarihi olan 04.11.2010 tarihinde mahkemelerce verilen tüm kararların temyizinin olanaklı bulunması nedeniyle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri, yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE, Dairemizce verilen 20.03.2013 gün ve 2012/30281 esas, 2013/7819 karar sayılı ret kararının KALDIRILMASINA,... 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04.11.2010 tarih ve 2006/75 esas, 2010/193 karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu;Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;Müştekinin hüküm tarihinden sonra, temyiz aşamasında vekili aracılığıyla sunduğu 07.03.2013 havale tarihli dilekçesiyle şikayetinden vazgeçtiği anlaşıldığından, sanığın şikayetten vazgeçmeye ilişkin beyanı alınarak vazgeçmeyi kabul eder ise düşme kararı verilmesi, kabul etmez ise hükümden sonra 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1-b madde ve fıkrası uyarınca basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenen suçlar bakımından “kovuşturmanın ertelenmesi” kurumunun getirilmesi karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,Bozmayı gerektirmiş ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri ile itiraz yazısındaki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 20/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.