Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 529 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2528 - Esas Yıl 2014





Hakaret suçundan sanık....'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/3-a ve 43/2. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, .. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/06/2012 tarihli ve 2010/28 esas, 2012/529 sayılı kararının, ...Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/01/2014 gün ve 3344 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Kararın gerekçe bölümünde "...sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği kanaatine varılarak..." şeklindeki ibareye rağmen, hüküm fıkrasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişkiye sebebiyet verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Hakaret suçundan sanık .... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 26/06/2012 tarihli kararıyla, hapis cezası ile cezalandırılmasına ve TCK’nın 58. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın sanığa tebliğ edilerek temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında gerekçeli karardaki CMK’nın 231. maddesine yönelik çelişki nedeniyle kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Kısa kararda sabıkalı oluşu ve bir daha suç işlemeyeceğine dair olumlu kanaat oluşmadığı gerekçesiyle, CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilen sanıkla ilgili yazılan gerekçeli kararda, koşulları oluştuğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinin belirtilmesine dair hukuka aykırılığa ilişkindir. III- Hukuksal Değerlendirme:Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen ...Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir. Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Anayasanın 141/3. maddesinde belirtildiği üzere, mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli yazılması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nın “ Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar” başlıklı 230. maddesinde; (1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:a)İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler. b)Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.c)Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62 nci Maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı Maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.d)Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.” hükmüne yer verildiği,Aynı Kanun’un 289. maddesinin (g) fıkrasında da hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi, hukuka kesin aykırılık halleri arasında sayılmıştır.İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında hakaret suçundan hüküm kurulurken, tekerrüre esas sabıkası bulunduğundan, seçimlik cezalardan hapis cezası tercih edilerek, sabıkalı oluşu ve bir daha suç işlemeyeceğine dair olumlu kanaat oluşmadığından CMK’nın 231. maddesinin uygulanmamasına karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda koşulları oluştuğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği belirtilmiş ve gerekçeli karardaki bu çelişki kanun yararına bozma konusu yapılmıştır.Ancak bu kararın gerekçesi yazılırken delillerin değerlendirilmesi bölümünde, bu dosyayla ilgisi bulunmayan eşe karşı yaralama ve tehdit suçuna ilişkin başka bir dosyadan kopyalanan kısım gerekçeye dahil edilmiş ve bu eklenen kısımda delillerin değerlendirilmesi, ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi hatalı şekilde yazılmıştır.Bu çerçevede mahkemece yazılan hatalı gerekçenin CMK’nın 230. maddesindeki unsurları içermemesi ve bu durumun aynı Kanun’un 289/1-g maddesine göre hukuka kesin aykırılık halini oluşturması karşısında, kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar verilmiştir. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Hakaret suçundan sanık ... hakkında, ... Sulh Ceza Mahkemesince verilen 26/06/2012 tarih ve 2010/28 esas, 2012/529 sayılı kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 2-Anılan Kanun maddesinin 4/b fıkrası uyarınca yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine, 08.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.