Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4826 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 33505 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 4 - 2010/246004MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 3. Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 16/03/2010NUMARASI : 2010/74 (E) ve 2010/222 (K)SUÇLAR : Tehdit, hakaretYerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;1-Sanığın savunmasında, katılanın amcasının eşi olduğunu, amcası ölünce küçük çocuğu Ali’yi yanında götürüp diğer oğlu Arif’i yalnız bıraktığını, Arif’in kardeşi ile görüşememesi nedeniyle bunalıma girdiğini, katılana “Arif bunalıma girdi bu çocuğun hali ne olacak” diye sorması üzerine katılanın telefonda “Bana ne tepe tepe kullanın” dediğini, sinirlenerek tehdit ve hakaret içeren mesajlar yazdığını ileri sürmesi, Arif’in duruşmada dinlenmemiş olması, buna karşın Arif hakkında katılan olan annesine hakaret ve tehdit suçlamasıyla açılan 2010/75 Esas sayılı davaya ait bir kısım duruşma tutanaklarının dosya içine alınması, yargılaması yapılan duruşma tutanaklarının 2010/75 Esas sayılı davaya ait duruşma tutanakları ile kısmen benzerlik göstermesi, bu cümleden olarak katılanın sanıktan değil oğlu Arif’ten şikayetçi olduğunu, Arif’le uzlaşmak istemediğini ifade etmesi, hükmün gerekçesinde de kısmen 2010/75 Esas sayılı dava dosyasındaki anlatımlara dayanılması karşısında; katılanın, sanıktan şikayetçi olup olmadığı sorulup, oğlu Arif duruşmada dinlenerek yaşı ve sanıkla olan aile bağlarına göre, katılanın Arif’e yönelik eylemlerinin sanık açısından haksız hareket sayılıp sayılmayacağı açıklanmadan, duruşmaya getirilmemiş ve huzurda tartışılmamış kanıtlara dayanılarak, eksik inceleme ile hüküm kurulmak sureti ile CMK’nın 217/1. maddesine aykırı davranılması,2-Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun kanuni tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi saikin de önemi yoktur.Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir.Yargılamaya konu olayda; sanığın tehdit suçunu işlediği kabul edilmekle birlikte “suçun tehevvüren işlendiği, tehdit kastı ile hareket edilmediği” şeklindeki kanuni ve yeterli olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 17/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.