Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 482 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 18139 - Esas Yıl 2016





Tehdit suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 06/04/2016 tarihli ve 2016/3446 soruşturma, 2016/26055 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı şikayetçi tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin, merci İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliğinin 28/04/2016 tarihli ve 2016/2279 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/11/2016 gün ve 391158 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; "5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, somut olayda müştekinin şikayet dilekçesinde değindiği üzere, şüphelinin kendisini tehdit ettiği ve annesi, yengesi ile abisinin şüpheliyi kontrol etmeye çalışarak evden çıkardıkları yönündeki beyanları karşısında şüpheli ve tanık beyanlarına başvurulmaksızın, soyut iddia dışında delil olmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmakla, adı geçen kişiler dinlenilerek sonucuna göre şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”denilmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Tehdit suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 06/04/2016 tarihli kararıyla, " soyut iddia dışında delil bulunmadığı “ gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, şikayetçi ...'ün karara süresinde itirazı üzerine, İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliğinin 28/04/2016 tarihli kararıyla itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı şikayetçinin eksik inceleme yapıldığına ilişkin müracaatı üzerine, kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı şikayetçi tarafından eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle yapılan itirazın reddine dair merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. "2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet Savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli mahkemenin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir. CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet Savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir. İnceleme konusu somut olayda; şikayetçi Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği şikayet dilekçesinde, şüphelinin kendisine “silahın ağzına bir tane verip vuracağım seni “diyerek elini beline doğru götürdüğünü, silahını çıkarmaya çalıştığını, annesi ..., yengesi ... ve abisi ... müdahale ederek şüpheliyi dışarı çıkardıklarını belirtmiştir. Şikayetçi, şüpheli ve adı geçen tanıklar dinlenmeden kovuşturmaya yer olmadığına kararı verildiği anlaşılmıştır. Yapılan açıklamalara göre, şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ve bu karara itiraz sonucunda verilen itirazın reddine dair merci kararı hukuka aykırıdır. Açıklanan nedenlerle itirazın reddine ilişkin merci kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle; Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1- İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliğinin 28/04/2016 tarihli ve 2016/2279 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2-Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 05.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.