Hakaret ve tehdit suçlarından sanıklar ...ve ....'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-1. cümle, 125/1 ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 75 gün adlî para cezaları ile cezalandırılmalarına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 03/10/2013 tarihli ve 2012/1397 esas, 2013/953 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına ilişkin,... Asliye Mahkemesinin 04/11/2013 tarihli ve 2013/208 değişik iş sayılı kararının, ... Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.01.2014 gün ve 3567 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi. İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, mercii ... Asliye Mahkemesince, sanıklara hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmedikleri savunmaları alındıktan sonra sorulması gerektiği halde, savunmaları alınmadan önce sorulduğu gerekçesiyle itiraz kabul edilmişse de, adı geçen sanıkların karar duruşması olan 03/10/2013 tarihli duruşmada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ettikleri yönünde beyanda bulundukları, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/6-c. maddesinde "Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." şeklinde düzenleme yer aldığı, sanıkların hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmedikleri yönündeki beyanlarının, savunmalarından önce alınmış olmasının anılan maddeye aykırılık teşkil etmeyeceği gözetilmeden, yazılı gerekçe ile itirazın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Hakaret ve tehdit suçlarından sanıklar ... ve.... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 03/10/2013 tarihli kararıyla, hapis ve adli para cezaları ile cezalandırılmalarına, koşulları oluştuğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanıklar müdafiinin itirazı üzerine mercii ... Asliye Ceza Mahkemesinin 04/11/2013 tarihli kararı ile, sanıklara hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediklerinin, savunmaları alındıktan sonra sorulması gerektiği gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verildiği, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını itiraz üzerine inceleyerek kaldıran mercii kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle, - Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının olmaması,- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır. İnceleme konusu somut olayda; sanıklar ... ve .... hakkında hakaret ve tehdit suçlarından iki yılın altında hapis ve adli para cezaları verildiği, sanıkların adli sicil kaydının bulunmadığı, isnad edilen suçların somut zarar suçu olmadığı ve sanıkların 03/10/2013 tarihli celsede hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ettiği anlaşılmaktadır.Anılan bu objektif koşulların yanı sıra mahkemece takdire dayalı subjektif koşul da ortaya konularak, sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine karşın, itiraz merciince “sanıklara hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediklerinin, savunmaları alındıktan sonra sorulması gerektiği” şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılması hukuka aykırıdır. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1-... Asliye Mahkemesinin 04/11/2013 tarih ve 2013/208 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2-Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 08.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.