Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4741 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 28814 - Esas Yıl 2015





########################################Tehdit suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 22/05/2015 tarihli ve 2015/12500 soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin, mercii .... Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/06/2015 tarihli ve 2015/2220 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/11/2015 gün ve 362276 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, müşteki ...'in alınan beyanında iddia konusu hakaret ve tehdit olayına anne ve babası olan ... ile ...'in tanık olduğuna ilişkin anlatımı ile bu ifadeyi teyit eden diğer müştekinin beyanına nazaran, adı geçen şahısların olaya ilişkin bilgi ve görgülerinin tespiti ile sonucuna göre karar tesis edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, eksik soruşturma ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Tehdit suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma sonucunda, Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının 22/05/2015 tarihli kararıyla, delil yetersizliği nedeniyle ek takipsizlik kararı verildiği, müştekiler ... ve ...'nun karara süresinde itirazı üzerine, .... Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/06/2015 tarihli kararıyla itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı müştekilerin eksik soruşturma yapıldığına ilişkin müracaatı üzerine, kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karara, müştekiler tarafından eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle yapılan itirazın reddine dair merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme: Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.Aynı Kanun'un 6545 sayılı Kanun’la değişik “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise; “(3) (Değişik: 18/6/2014-6545/71 md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir. (4) (Değişik: 25/5/2005 - 5353/26 md.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli hakimliğin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir. Diğer taraftan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir.İnceleme konusu somut olayda; müşteki ... kollukta vermiş olduğu 06.05.2015 tarihli ifadesinde, olay günü komşusu olan şüpheli ...'ın kendisine ve oğlu ... tehdit içeren sözleri sarf ettiği sırada, annesi ... ile babası ...'in söylenenleri duyduğunu belirtmesine karşın, Cumhuriyet Başsavcılığınca adı geçen tanıklar dinlenilmeden, tehdit suçundan ek takipsizlik kararı verildiği görülmektedir.Bu itibarla, itiraz merciince soruşturmanın eksik yapılmış olduğu gözetilerek, adı geçen tanıkların dinlenilmesi ve soruşturmanın tamamlanması için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi gerekirken, itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1-.... Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/06/2015 tarihli ve 2015/2220 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca, isteme konu edilen şüpheli ... yönünden BOZULMASINA,2-Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 14.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.