Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4093 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 39821 - Esas Yıl 2013





##########MAHKEMESİ :##########Sulh Ceza Mahkemesi##############################Suç : Tehdit##########HÜKÜM : Mahkumiyet####################Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak,1-Sanığın, temyize gelmeyen diğer sanıklarla birlikte mağdura yönelik “... şikayetinden vazgeç yoksa seni dağa kaldıracağız, burada süründüreceğiz ya biz seni öldüreceğiz ya sen bizi öldüreceksin...” şeklinde sözlerle tehdit eylemini gerçekleştirdiğinin iddia edilmesi karşısında, eylemin TCK'nın 106/2-c maddesinde düzenlenen birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçunu oluşturabileceği, kanıtları değerlendirme ve suçu nitelendirme görevinin asliye ceza mahkemesine ait olduğu gözetilmeden, görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla hüküm kurulması,2-Anayasanın 141, CMK’nın 34 ve 230. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet Savcısını ve herkesi inandıracak ve Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde olması gerekir. Yargıtay’ın gerekçelerde tutarlılık denetimini yapabilmesi için; kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi anlatımın ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açık olarak hükmün gerekçesine yansıtılması ve mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda sanığın hangi fiillerinin suç sayıldığı açıklandıktan sonra kabul edilen bu fiillerin hukuki nitelendirilmesinin yapılması, cezada artırım ve indirim gerektiren nedenlerin kanuni bağlamda tartışılması gerekirken açıklanan bu hususlara uyulmayarak gerekçesiz hüküm kurulması,3-CMK'nın 231/11. maddesinde yer alan, "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurulabilir" şeklindeki düzenleme karşısında, mahkemece duruşma açılarak, sanığın duruşmaya çağrılması, varsa diyecekleri sorularak yapılan yargılama sonucuna göre aynı Kanunun 230. maddesi uyarınca hüküm fıkrasında bulunması gereken bütün hususlar da gözetilerek yeniden hüküm kurulması ve bu hükmün açıklanması gerektiği gözetilmeden, savunma hakkını kısıtlayacak biçimde duruşma açılmaksızın karar verilmesi,4-Sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının kanuni sonucu olarak, TCK'nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı ve sanık ...'ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın CMK'nın 7. maddesi gözetilerek sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın CMUK'nın 323. maddesi uyarınca görevli O Yer Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine, 03.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.