Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 40679 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22507 - Esas Yıl 2015





Tebliğname No : KYB - 2015/245907Kasten yaralama ve tehdit suçlarından sanık Y.. D..'un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2, 106/2-a, 29/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün ve 10 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın 5 yıl süreyle denetim süresine tabi tutulmasına dair Nazilli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/04/2009 tarihli ve 2008/530 esas, 2009/240 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içinde yeni bir suç işlemediği gerekçesiyle kamu davasının düşmesine ilişkin, Nazilli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/12/2014 tarihli ve 2014/811 esas, 2014/757 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/07/2015 gün ve 245907 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/11. maddesinde "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." şeklindeki düzenleme ve sanığın denetim süresi içerisinde, 03/08/2012 tarihinde Nazilli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/05/2013 tarihli ve 2012/516 esas, 2013/311 sayılı kararına konu kültür varlıkları bulmak amacıyla izinsiz olarak kazı veya sondaj yapmak suçunu işlemesi karşısında, sanık hakkındaki hükmün açıklanması yerine yazılı şekilde düşme kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Kasten yaralama ve tehdit suçlarından sanık Y.. D.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Nazilli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/04/2009 tarihli kararıyla, hapis cezaları ile cezalandırılmalarına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve bu kararın kesinleşmesinden sonra 5 yıllık denetim süresinin sonunda aynı mahkemenin 19/12/2014 tarih ve 2014/811 esas, 2014/757 sayılı kararı ile “açılan davanın düşmesine” karar verilerek, yoklukta verilen kararın yöntemince taraflara tebliğ edilerek, temyiz edilmeksizin kesinleştiği, sonradan aynı mahkemenin başka bir dosyasından yapılan ihbar ile 5 yıllık denetim süresi içinde sanığın suç işlediği belirlenerek, düşme kararına yönelik kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilerek bu kararın kesinleşmesinden sonra, 5 yıllık denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işleyen sanık hakkında hükmün açıklanması gerektiğinin gözetilmemesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:5271 sayılı Kanun'un 231/10. fıkrasında “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç islenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.” Aynı maddenin 11. fıkrasında “ Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç islemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” hükümleri düzenlenmiştir.Deneme süresi içerisinde suç işlendiğinden söz edilebilmesi için öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi ve bu kararın kesinleşme tarihi itibariyle başlayacak 5 yıllık deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suçun işlenmesi gerekmektedir.Somut olayda; Kasten yaralama ve tehdit suçlarından sanık Y.. D.. hakkında yapılan yargılama sonucunda Nazilli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/04/2009 tarihli kararıyla, hapis cezaları ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve bu kararın 16.10.2009 tarihinde kesinleştiği, belirlenen 5 yıllık denetim süresinin sonunda aynı mahkemenin 19/12/2014 tarih ve 2014/811 esas, 2014/757 sayılı kararı ile “sanığın sabıka kaydı incelendiğinde beş yıllık denetim süresi içinde yeniden suç işlemediği anlaşıldığından 5271 sayılı CMK'nın 231/10. maddesine göre kamu davasının düşürülmesine” karar verildiği, ancak sonrasında aynı mahkemenin 2012/516 esas sayılı dosyasından yapılan ihbarla 03.08.2012 tarihli “2863 sayılı Yasaya muhalefet” suçundan verilen hapis ve adli para cezalarının 15.01.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.Buna göre, sanık hakkında tehdit ve yaralama suçlarından mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına 16.04.2009 tarihinde karar verildiği, kararın 16.10.2009 tarihinde kesinleştiği, 2. suçun ise 03.08.2012 tarihinde işlendiğinin anlaşılması karşısında, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilip, kesinleştikten sonra 5 yıllık denetim süresi içinde sanığın kasten yeni bir suç işlemiş olduğu anlaşıldığından CMK'nın 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kaldırılarak hükmün açıklanması gerekirken, eksik araştırma ile düşme kararı verilmesi hukuka aykırıdır. Ancak, mahkemece verilen bu düşme kararı katılan ve sanığa yöntemince tebliğ edilmiş olup, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/2010 tarihli ve 2010/8-2 esas, 2010/68 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, karar veya hükmün yasa yararına bozulması sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak 309. maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bozma nedenleri; Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlere yönelik ise, (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, “tekriri muhakeme” yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da yapılamayacaktır.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1-Kasten yaralama ve tehdit suçlarından sanık Y.. D.. hakkında, Nazilli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/12/2014 tarihli ve 2014/811 esas, 2014/757 sayılı kararın, CMK’nın 309/4-c maddesi uyarınca Kanun Yararına BOZULMASINA,2- Kararın davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki hükümlere yönelik olması nedeniyle, aynı Kanun maddesinin 4–c bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurmamasına ve yeniden yargılama yapılmamasına, 23/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.