Tebliğname No : KYB - 2015/22644Tehdit suçundan sanık A.. C..'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/2-a ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 58/6. maddesine göre verilen hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair, Amasya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/06/20143 tarihli ve 2010/621 esas, 2013/349 karar sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/01/2015 gün ve 22644 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, mahkemece sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanmasına esas alınan Amasya Sulh Ceza mahkemesinin 16.03.2010 tarihli ve 2009/812 esas, 2010/190 sayılı ilamına konu cezanın kesin nitelikte adli para cezası olduğu, 1412 sayılı Ceza muhakemeleri Usulü Kanunu 305/1-son maddesi uyarınca tekerrüre esas alınamayacağı cihetle, sanık hakkında tekerrür şartları oluşmadığı halde yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Tehdit suçundan sanık A.. C.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Amasya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/06/2013 tarihli kararıyla, hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve tekerrüre esas sabıkası bulunduğundan TCK’nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verildiği, yüze karşı verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında tekerrür hükmüne yönelik olarak kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Adli sicil kaydında yer alan ve hüküm tarihi itibariyle kesin nitelikte olan para cezasına ilişkin ilamın, tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8. maddesinin 1. fıkrasında, "Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ila 326. maddeleri uygulanır." hükmüne yer verildiği,5219 sayılı Kanun ile değişik 1412 sayılı CMUK'nın 305/2. maddesinde, (Anayasa Mahkemesinin 23/07/2009 tarihli ve 2006/65 E, 2009/114 K. sayılı iptal kararı öncesi) "İki milyar liraya kadar (iki milyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler, temyiz olunamaz." Aynı Kanun maddesinin son fıkrasında ise, "Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak haklarında 343. madde hükümleri dairesinde Yargıtay'a başvurulabilir." hükümleri yer almaktadır.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.05.2009 tarih ve 2009/2-115 sayılı kararında da, "5237 sayılı TCK'nın 50. maddesinde, 647 sayılı Yasanın 4. maddesindeki düzenlemeye benzer şekilde "Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir" hükmüne yer verilmesine karşın, "Bu hükmün uygulanması, kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez" hükmüne yer verilmemesi nedeniyle, gerek 5237 sayılı Yasanın 50. maddesi uyarınca kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaya seçenek olarak hükmedilen, gerekse 52. madde uyarınca doğrudan hükmedilen 2 milyar lirayı (2.000 TL'yi) aşmayan adli para cezalarına ilişkin hükümler kesin niteliktedir" denilerek, Anayasa Mahkemesinin CMK’nın 305/2. maddesine yönelik iptal kararının yürürlüğe girdiği 07/10/2010 tarihi öncesinde, hangi hükümlerin kesin nitelikte olduğu açıklığa kavuşturulmuştur.Buna göre, 01.06.2005 tarihi ile 07.10.2010 tarihleri arasında, 5237 sayılı TCK hükümleri uygulanarak kurulan hükümlerdeki para cezaları, ister doğrudan ister hapis cezasından çevrilmiş olsun, 2.000 Türk lirasının (dahil) altında kalması halinde kesin nitelikte olacak ve bu tür ilamlar tekerrüre esas alınamayacaktır.İncelenen dosyada, 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınan ilamın, Amasya Sulh Ceza mahkemesinin 16.03.2010 tarihli ve 2009/812 esas, 2010/190 sayılı kararıyla, sanığa alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanmak suçundan hapis cezasından çevrili 500 TL adli para cezalarına ilişkin olduğu, kararın 16.04.2010’ da kesinleştirilerek, 19.07.2010 tarihinde infaz edilmiş olduğu görülmektedir.Söz konusu mahkumiyetin, hüküm tarihi itibariyle 2.000 Türk lirasını aşmayan kesin nitelikteki adli para cezasına ilişkin olması nedeniyle, koşulları oluşmadığı halde sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır. IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, 1- Tehdit suçundan sanık A.. C.. hakkında, Amasya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/06/20143 tarihli ve 2010/621 esas, 2013/349 kararının, CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2- Karardaki hukuka aykırılık aynı Kanun maddesinin 4/d fıkrası gereğince Yargıtay tarafından giderilmesi gerektiğinden; hüküm fıkrasında yer alan tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin bölümün hükümden ÇIKARILMASINA, karardaki diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 17/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.