Tebliğname No : KYB - 2015/251Tehdit suçundan sanık S.. K..'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-2. cümle, 43, 29, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 3.740.00 TL. adli para cezası ile cezalandırılmasına dair, Bodrum 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 05/06/2014 tarihli ve 2014/87 esas, 2014/117 karar sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26/01/2015 gün ve 251 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre;1- 5237 sayılı Kanun'un 106. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesindeki "Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur." şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın eylemi hakkında tercih edilecek temel hapis cezasının üst sınırının 6 ayı geçemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde temel cezanın 8 ay hapis olarak belirlenmek suretiyle fazla ceza tayini ile,2- 5237 sayılı Kanun'un 50/2. maddesinde yer alan "Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hâllerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez." şeklindeki düzenleme karşısında sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi hususlarında,isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Tehdit suçundan sanık S.. K.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Bodrum 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 05/06/2014 tarihli kararıyla, TCK'nın 106/1-2. cümle, 43, 29, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 3.740,00 TL. adli para ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanık ve katılan B..E..n'in yüzüne karşı, katılan Y.. A..'nın yokluğunda verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, cezanın infazı sırasında, kanunî tanımında öngörülen üst sınır aşılarak cezanın belirlendiği ve seçenek cezalardan hapis cezasının tercih edilmesi durumunda TCK'nın 50/2. maddesi uyarınca bu cezanın artık para cezasına çevrilemeyeceği belirlenerek, kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Mahkemece tehdit suçundan TCK'nın 106/1-2. cümle uyarınca hükmolunan temel hapis cezasının, suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın üst sınırını aşıp aşmadığının ve adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hâllerde, hapis cezasına hükmedilmişse, bu cezanın adlî para cezasına çevrilip çevrilemeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:1-Tehdit suçundan TCK'nın 106/1-2. cümle uyarınca hükmolunan temel hapis cezasının, suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın üst sınırını aşıp aşmadığının değerlendirilmesi,5237 sayılı TCK'nın 106/1-2 cümlesinde, "...malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur." hükümlerine yer verilmiş, aynı Kanun’un 61. maddesinde "(1) Hâkim, somut olayda; a) Suçun işleniş biçimini, b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları, c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,d) Suçun konusunun önem ve değerini, e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını, g) Failin güttüğü amaç ve saiki,Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. …..(10) Kanunda açıkça yazılmış olmadıkça cezalar ne artırılabilir, ne eksiltilebilir, ne de değiştirilebilir.” hükümleri yer almaktadır.İncelenen dosyada; Sanık S.. K.. hakkında basit tehdit suçundan, 106/1-2. cümle gereğince, “suçun işleniş biçimi, suç konusunun önem ve değeri, suçun işlendiği yer ve zaman meydana gelen zararın ağırlığı göz önüne alınarak taktiren, teşdiden” denilmek suretiyle 8 ay hapis cezası verilerek, TCK'nın 43/2. maddesi yollaması ile 43/1. maddesi ile takdiren 1/4 oranında artırılıp,aynı Kanun’un 29/1 maddesi ile 1/4 oranında indirim ve aynı Kanun’un 62. maddesi ile 1/6 oranında indirim yapılarak, sanık hakkında 6 ay 7 gün hapis ve TCK'nın 50/1-a,52/2 maddeleri uyarınca da sonuç olarak 3.740,00 TL. adli para cezasına karar verilmiştir. Basit tehdit suçunun üst sınırının TCK’nın 106/1-2. cümleinde 6 ay olmasına ve aynı Kanun’un 61/1. maddesindeki, hakim işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler, ilkesine aykırı olarak, temel cezanın kanunda belirtilen üst sınırın üzerinde belirlenmesinin hukuka uygun olmadığı anlaşılmaktadır.2-TCK'nın 58/3. maddesine göre zorunlu olarak hapis cezası seçildiğinde, bu cezanın adlî para cezasına çevrilip çevrilemeyeceğinin değerlendirilmesi,TCK’nın kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımları düzenleyen 50. maddesinin 2. fıkrası; “Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hâllerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez” şeklinde düzenlenmiş, “Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlıklı 58. maddesinin 3. fıkrasında ise; “Tekerrür hâlinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur” düzenlemesine yer verilmiştir.Suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek yaptırım olarak düzenlendiği ahvalde, temel ceza belirlenirken TCK'nun 61/1. maddesi gereğince hapis cezası seçildikten sonra, TCK'nun 50/2. maddesindeki düzenlemeye göre hürriyeti bağlayıcı cezanın adli para cezasına çevrilmesinin mümkün olmaması karşısında, sanığın mükerrir olması nedeniyle TCK'nun 58/3. maddesindeki emredici hüküm uyarınca seçenek olarak düzenlenen cezalardan hapis cezasının tercih edilmesi kanuni zorunluluktan kaynaklanmış olsa bile TCK'nun 50/2. maddesi gözetilerek hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmelidir.Başka bir anlatımla, hapis ve adli para cezasının seçenek yaptırım olarak düzenlendiği suçlarda, hakimin takdir hakkı olmasına rağmen, sanığın mükerrir olması durumunda kanun koyucu hakime takdir hakkı bırakmamış, temel cezanın türünü bizzat kendisi belirlemiştir. Takdir hakkı kullanılarak hapis cezası tercih edildiğinde hapis cezasının bir daha adli para cezasına çevrilmesi mümkün değilken, takdir hakkının bulunmadığı ve temel cezanın zorunlu olarak hapis olarak belirlendiği bir durumda bu cezanın paraya çevrilebilmesi kanun koyucunun amacına da uygun olmayacaktır.Ayrıca kanun koyucu TCK'nun 58/3. maddesindeki düzenleme ile suç işlemekte ısrar eden sanık ile ilk defa suç işleyen sanığı birbirinden ayırmak için mükerrir olan sanık hakkında temel ceza olarak hapis cezasının tercih edilmesini ve bu cezanın adli para cezasına çevrilmemesini amaçlamaktadır(Ceza Genel Kurulunun 19.03.2013 gün ve 2012/2-1500 esas, 2013/95 sayılı kararı).İncelenen dosyada; Yerel mahkemece, sanığın, mükerrir olması nedeniyle TCK'nın 58/3. maddesi gereği TCK'nın 106/1-2. cümle uyarınca düzenlenen seçenek yaptırımlardan hapis cezası tercih edilmiş olup, aynı Kanun'un 50/2. maddesi gereğince seçilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,1-Basit tehdit suçundan sanık S.. K.. hakkında, Bodrum 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 05/06/2014 tarihli ve 2014/87 esas, 2014/117 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca ( 2 ) nolu kanun yararına bozma istemi yönünden aleyhe sonuç doğurmamak üzere, BOZULMASINA,2-Mahkemece sanığa verilen cezanın teşdiden belirlendiği ve TCK'nın 61. maddesine göre yasal sınırlar içinde verilecek cezanın belirlenmesinin, mahkumiyete ilişkin hükmün davanın esasını çözmeyen yönüne ilişkin olup, CMK’nın 309/4-d maddesi kapsamında bulunmaması karşısında, bu hususların öncelikle yüz yüzelik ilkesi uyarınca sanığın kişisel durumunu da değerlendirecek olan, yerel mahkemenin takdirine ilişkin olması gözetilerek, CMK’nın 309/4-b fıkrası gereğince sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 10.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.