Tebliğname No : 4 - 2011/359148MAHKEMESİ : Torbalı(Kapatılan) 1. Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 10/05/2011NUMARASI : 2010/1181 (E) ve 2011/874 (K)SUÇLAR : Tehdit, hakaret, yaralamaYerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:1-Hakaret suçuna ilişkin kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca sanık Y.. K.. müdafiinin tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE, 2-Diğer hükümlerin temyizinde ise; Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;a)Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,Cezanın kanuni bağlamda uygulandığı,Anlaşıldığından sanık sanık Y.. K.. müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, b)Yaralama suçuna gelince;Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;Katılanın, soruşturma aşamasında verdiği 17.09.2010 ve 20.09.2010 tarihli ifadelerde, eşi olan sanığın, evlendiklerinden beri kendisini pek çok defa dövdüğünü, yüzüne vurduğunu, merdivenden ittirerek düşürdüğü, burnundan yaralandığını, Yeşilyurt Devlet Hastanesine gittiğini, yaklaşık beş ay süren evliliklerinde, sanığın 3-4 kez kendisi ile isteği dışında ters ilişkiye girdiğini, en son 29.08.2010 tarihinde ters ilişki sırasında sırtını ısırdığını, ancak darp etmediğini beyan etmiştir. Dosyada bulunan 17.09.2010 ve 21.09.2010 tarihli adli raporlara göre, katılanın vücudunun arka taraflarında iyileşmeye başlayan ekimozlar olduğu saptamış, ayrıca kovuşturma aşamasında, katılanın 28.08.2010 tarihinde burunda travma şikayeti ile Yeşilyurt Devlet Hastanesine başvurduğuna ilişkin belge dosyaya getirtilmiştir. Sanık hakkında 29.08.2010 tarihinde cinsel taciz suçunu işlediği iddiasıyla TCK’nın 102/2 maddesinin uygulanması istemi ile dava açılmış, İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.04.2013 tarih ve 60/104 sayılı ilamı ile “sanığın, 29.08.2010 tarihinde şiddet kullanarak eşi mağdurun rızası olmaksızın zorla anal yoldan cinsel ilişkide bulunulduğu” gerekçesi ile mahkumiyet kararı verilmiş, karar Yargıtay’da temyiz incelemesinde olduğundan henüz kesinleşmemiştir. Sanık hakkında yürütülen soruşturmada, basit yaralama ve cinsel saldırı eylemleri ile ilgili ayırma kararı verildiği, eylem tarihlerinin 17.09.2010 olarak gösterildiği, temyiz incelemesine konu davanın iddianamesinde ise dosyada bulunan adli raporlara dayanılarak ve ayrıntılı açıklamaya da yer verilmeden 17.09.2010 tarihli yaralama eylemi yanında hakaret ve tehdit suçlarından Torbalı Sulh Ceza Mahkemesine, ayırma kararına konu eylemler nedeniyle de ağır ceza mahkemesine dava açıldığı ve İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, TCK’nın 102/2, 62. maddeleri gereğince henüz kesinleşmemiş mahkumiyet kararı verdiği anlaşılmıştır. İddianamede, gerekçeli kararda ve ayırma kararında yaralama eylemlerinin tarihi 17.09.2010 olarak gösterilmiş ise de, gerçekte 29.08.2010 tarihinde cinsel saldırı sırasında meydana geldiği anlaşılan eylem hakkında, TCK’nın 102/4 maddesindeki düzenleme dikkate alınarak, İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/60 esas sayılı dava dosyası ile birleştirme kararı verilmesi, cinsel taciz suçuna ilişkin hükmün onanarak kesinleşmesi nedeniyle birleştirmenin mümkün olmaması halinde ise yaralama eyleminin cinsel saldırı eylemi ile doğrudan bağlantılı olması ve açılan davanın niteliğine göre cinsel taciz suçunun cebir unsurunu oluşturması ihtimali karşısında, öncelikle cinsel taciz eylemi sırasında cebir kullanıldığının kabulü ve bu cebrin somut olaya ilişkin davada TCK'nın 86/2. maddesine temas eder nitelikteki kasten yaralama suçuna dair eylemi de kapsaması durumunda davanın reddine, cinsel taciz eyleminde cebir kullanılmadığının kabulü durumunda ise sanığın kasten yaralama suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, duruşmaya devam edilip eksik soruşturmayla hüküm kurulması,Kanuna aykırı ve katılan E.. K.. vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 30/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.