Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 36539 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 35867 - Esas Yıl 2014





İmar kirliliğine neden olma suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda, sanığın mahkumiyetine dair ...Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen 31.03.2011 tarih ve 2009/262 Esas 2011/164 Karar sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyizi üzerine,Dairemizin 19.03.2014 gün ve 2014/8261 Esas 2014/8492 Karar sayılı kararıyla; "...2-)TCK'nın 184/4. maddesi uyarınca imar kirliliğine neden olma suçunun oluşabilmesi için taşınmazın belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi olması gerektiği, Belediye Başkanlığı'nın 29.03.2011 tarihli yazısında suça konu binanın bulunduğu yerin mücavir alan sınırlarında kaldığının belirtildiği anlaşıldığından, taşınmazın özel imar rejimine tabi olup olmadığı belirlenmeden eksik inceleme ile hüküm tesisi,Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA" oy çokluğu ile karar verilmiştir.I- İTİRAZ NEDENLERİYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/07/2014 tarih ve 2014/56363 sayılı yazısı ile;"Uyuşmazlığın konusu, mücavir alanda yapılan kaçak ruhsatsız inşaatın TCK 184/1 maddesinde yazılı imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkindir.İmar kirliliğine neden olma suçuyla imar mevzuatıyla belirlenen usul ve esaslara aykırı olarak inşa edilen binaların suç kapsamında olduğu kabul edilerek her türlü ruhsatsız yada ruhsata aykırı olarak yapılan inşaatların çevrede görüntü kirliliği oluşturmaması ve çarpık ve düzensiz bir kentleşmenin önüne geçilmesi amacıyla eylemler müeyyide altına alınmıştır.TCK 184 maddesinin 4. fıkrası ruhsatsız ya da ruhsata aykırı bina yapma veya yaptırma eyleminin suç oluşturabilmesi için, belediye sınırları içinde ya da özel imar rejimine tabi olan yerlerde yapılmasını zorunlu kılmaktadır.3194 sayılı İmar Kanununun tanımlar başlıklı 5. maddesinde “Mücavir Alan; imar mevzuatı bakımından belediyelerin kontrol ve mesuliyeti altına verilmiş olan alanlardır.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Belediye, Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idari, malî özerklik ve kamu tüzel kişiliğine sahip yerel yönetimin adıdır. Belediye Sınırı, bir belediyenin idari sınırlarını oluşturur.Mücavir alan sınırı ise; belediye sınırlarının dışında, imar mevzuatı bakımından belediyelerin kontrol ve mesuliyeti adına verilmiş olan sınırdır. Mücavir alan; imar mevzuatı bakımından belediyelerin kontrol ve mesuliyeti altına verilmiş alanlardır. Mücavir alan sınırları idari sınırlar olmayıp, iktisadi, sosyal ve kentsel gelişmeleri mekânsal olarak planlı bir şekilde yönetmek ve denetlemek amacıyla imar bakımından belediyelerin yetkisine verilen yerlerdir. Bu nedenle bir belediyenin mücavir alanında bulunan alanların bir kısmı veya tamamının belediye olması durumunda, belediye sınırına dahil edilen yerlerdeki belediyenin mücavir alan sınırı herhangi yeni bir işleme gerek kalmaksızın ortadan kalkar. Ancak belediye sınırı dışında kalan alanlar mücavir statüsünü korumaya devam eder ve yeni bir onaylama yapılıncaya kadar bağlı bulunduğu belediyenin mücavir alanı olur.1972 yılında 20.7.1970 tarihli ve 1605 sayılı kanun ile 6785 sayılı imar Kanununun pek çok maddesi değiştirilmiş bu arada dokuz ek madde getirilmiştir. Mücavir alanlar ile ilgili 47. madde'ye, bu alanların belediye sınırlarına bitişik olmasının gerekmediği ve köyleri de ihtiva edebileceği hakkında bir fıkra daha eklenmiştir.09.11.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3194 sayılı imar Kanunu, 1605 sayılı Kanun ile değişik 6785 sayılı kanunun yerini almıştır.Mücavir alanların belediyeler açısından önemine baktığımızda;Mücavir alanda belediye hizmet götürme yükümlülüğünü üstlenilmemektedir. (Harç alınması için su ve yol olması yeterli olup, bunların belediyece sağlanma zorunluluğu bulunmamaktadır.)Bu alanlarda yaşayanlar belediyenin vergi mükellefi olmakla birlikte belediye organlarının seçmeni değildir.Belediye Gelirleri Yasası uyarınca mücavir alandan vergi ve harç alınabilir (İlan ve Reklam Vergisi, Eğlence Vergisi, Haberleşme Vergisi, Yangın Sigortası Vergisi, Çevre Temizlik Vergisi, Hayvan Kesimi Muayene ve Denetleme Harcı Ölçü ve Tartı Aletleri Muayene Harcı Bina İnşaat Harcı v.s)Mücavir alanda kalan arsa ve arazilerin emlak vergileri belediyece tahakkuk ve tahsil edilmektedir.Türkiye Büyük Millet Meclisine bağlı milli saraylar hariç belediye ve mücavir alan sınırları içinde gerçek ve tüzel kişilerce işletilen her türlü müzelerin giriş ücretlerinin % 5'i belediye payı olarak ayrılır.İmarla ilgili dolaylı ve doğrudan ilişkili olan mevzuat, belediyelere hak, yetki ve görev tanımı yaparken mücavir alanları da kapsamaktadır. Belediye sınırlarında olduğu gibi mücavir alan sınırları içindeki Hâzineye ait taşınmazların satış bedellerinin tahsil edilen kısmından öncelikle yerinde muhafaza edilemeyen yapıların tasfiyesinde kullanılmak şartıyla % 10'u, ilgili belediyelerin Gecekondu Kanunu hükümlerine göre oluşturulan fon hesabına aktarılır. Kalan kısmından ise ilgili belediyeye % 30, varsa büyükşehir belediyesine % 10 oranında pay verilir.Büyükşehir belediyelerinin, mücavir alan sınırları içinde bulunan yerlerde hâzineye ait tarım arazileri satılamaz.Belediyeler; belediye sınırları içerisinde mücavir alanlarda, kendilerine ait veya tahsis edilen, izin verilen, irtifak hakkı tesis edilen yerlerde ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmaları yapar ve "Belediye Ormanları" kurar. Bu sahaların bakım, koruma ve işletmesini yapar ve yaptırır.Organize sanayi bölgesinde imar para cezası verilmesi yolunda karar almaya belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeler yetkilidir. Belediyelerce veya belediyelere bağlı müesseselerce inşa, tamir ve genişletilmeye tabi tutulan yolların iki tarafında bulunan veya başka bir yola çıkışı olmaması dolayısıyla bu yoldan yararlanan gayrimenkullerin sahiplerinden Yol Harcamalarına Katılma Payı, kanalizasyon tesisi yapılması halinde, bunlardan faydalanan gayrimenkullerin sahiplerinden, Kanalizasyon Harcamalarına Katılma Payı, su tesisleri yapılması halinde, dağıtımın yapıldığı saha dahilindeki gayrimenkullerin sahiplerinden, Su Tesisleri Harcamalarına Katılma Payı alınır.Mera, yaylak ve kışlakların geleneksel kullanım amacıyla geçici yerleşme yeri olarak uygun görülen kısımları valilikçe bu amaçla kurulacak bir komisyon tarafından tespit edilir. Bu yerlerin ot bedeli alınmaksızın tahsis amacı değiştirilerek tapuda Hazine adına tescilleri yapılır. Bu taşınmazlar, geleneksel kullanım amacıyla geçici yerleşme yeri olarak kullanılmak ve değerlendirilmek üzere, idarelere tahsis edilir.Köyde yaşayanlar açısından mücavir alanın getirdiği farklılıklar;442 sayılı Köy Kanunu uyarınca köy tüzel kişiliğince alınan para cezaları, ağaç gelirleri, harç,emlak ve arazi gelirleri benzeri gelirler köy tüzel kişiliği korunmasına rağmen köyün mücavir alana dahil edilmesinden sonra belediyelere ödenmektedir.3194 sayılı İmar Kanunu’nun 27 nci maddesi uyarınca belediye ve mücavir alanlar dışında köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanların köy yerleşik alanları ve civarında ve mezralarda yaptıracağı konut, hayvancılık veya tarımsal amaçlı yapılar için inşaat ve iskân ruhsatı aranmamakta olup, yapının fen ve sağlık kurallarına uygun olması ve muhtarlıktan izin alınması yeterli olmaktadır. Köyün mücavir alana dahil edilmesinden sonra bu alanlar inşaat ve iskan ruhsatı işlemine tabi olmakta ve imar ve inşaat işleri ile ilgili izinlerde değişmektedir.Bunun yanı sıra; Belediye ve mücavir alan sınırları içine giren köylülere ait konutlar ve gelir vergisinden muaf esnaf ile Gelir Vergisine tabi mükellefler tarafından bizzat işyeri olarak kullanılan binalara ait emlak vergisi muafiyetlerini kaybetmekte, işyeri açma izni harcı ve çevre temizlik vergisi gibi ek vergilere tabi olmaktadırlar.Ayrıca, Belediye mücavir alan sınırları dışındaki köylerde bulunan Hazine taşınmazlarının satış bedellerinin tahsil edilen kısmından, % 25 oranında; dörtte biri ilgili köy tüzel kişiliğine ödenmek ve kalanı diğer köylere götürülecek hizmetlerde kullanılmak üzere, il özel idarelerine pay verilirken bu pay mücavir alanlarda belediyeye verilmektedir.Öte yandan mücavir alanla köylüye gelen maddi külfet her ne kadar artsa da belediyeler yerleşim alanlarının plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun bir şekilde teşekkülünü sağlamaktadır.Bütün bu açıklamalar çerçevesinde; imar kanununun uygulanmasında, belediye sınırı ile mücavir alanı kapsayan bölgelerin hemen hemen aynı hukuki statüye tabi tutulduğu görülemektedir. Mücavir alanlarda, Belediyelere verilen denetim ve sorumluluk görevlerinin, kentin yada beldenin görünümünü disipline etmek ve çarpık yapılaşmanın önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Belediyelerin ileri zaman diliminde kette meydana gelecek gelişme alanları olan yerlerde, sahil ve turizm kesimlerinde, sanayi aksında kalan yakın köyler, tarım ve hayvancılık olan köylerin mücavir alana dahil edilmesi suretiyle daha etkin bir denetim sağlanacak ve çevre de görüntü kirliliği oluşması engellenecektir.Bu itibarla, sanık Abdulkadir Bulut'un mücavir alanda yer alan ve maliki bulunduğu taşınmaz üzerinde; ...Belediye Başkanlığından herhangi bir izin ve ruhsat almadan inşaat yapmak şeklindeki eyleminin, TCK 184/1 maddesinde yazılı imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturduğu gözetilmeden Yüksek Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 19/03/2014 gün ve 2014/8261 Esas, 2014/8492 Karar sayılı kararıyla verilen 2 nolu bozma kararının kaldırılarak Sanık hakkında ...Asliye Ceza Mahkemesinin 31/03/2011 tarih ve 2009/262 Esas ve 2011/164 Karar sayılı ilamıyla verilen hükümlülük karararın onanmasına karar verilmesi, istemiyle anılan karara itiraz edilmiştir.SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamına göre,1-İtirazımızın KABULÜNE,2-Yüksek Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 19/03/2014 gün ve 2014/8261 Esas, 2014/8492 Karar sayılı kararıyla verilen 2 nolu bozma kararının KALDIRILMASINA, 3-...Asliye Ceza Mahkemesinin 31/03/2011 tarih ve 2009/262 Esas ve 2011/164 Karar sayılı ilamıyla verilen hükümlülük kararın ONANMASINA,4-Itirazımız yerinde görülmediği takdirde dosyanın incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi, itirazen arz ve talep olunur." isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:II- İTİRAZIN KAPSAMIİtiraz, imar kirliliğine neden olma suçundan, sanık ... hakkında verilen mahkumiyet kararının bozulmasına dair, Dairemizin 19/03/2014 tarihli kararına ilişkin olup, hakkı olmayan yere tecavüz suçundan verilen karar inceleme dışı bırakılmıştır.III- KARARRuhsatsız veya ruhsata aykırı olarak bina yapma eylemi TCK’nın 184/1. maddesinde düzenlenmiş, müeyyide olarak da bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Aynı maddenin 4. fıkrasında ise; “Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tâbi yerlerde uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir. 3194 sayılı Kanun’un 5. maddesinde mücavir alan; “imar mevzuatı bakımından belediyelerin kontrol ve mesuliyeti altına verilmiş olan alanlardır.” şeklinde tanımlanmış, sınırlarının belirlenmesi ise aynı kanunun 45. maddesinde, “Mücavir alan sınırları belediye meclisi ve il idare kurulu kararına dayanarak vilayetlerce Bakanlığa gönderilir. Bakanlık bunları inceleyerek aynen veya değiştirerek tasdik etmeye veya değiştirilmek üzere iadeye yetkilidir, mücavir alanın ilgili belediye sınırına bitişik olması gerekmez. Ayrıca, bu alanlar köyleri de ihtiva edebilir. Mücavir alandan çıkarılma da aynı usule tabidir. Bakanlık gerekli gördüğü hallerde mücavir alana alma ve çıkarma hususunda resen karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Dairemizin istikrar kazanan içtihatlarına göre, imar kirliliğine neden olma suçu belediye sınırları ile özel imar rejimine tabi yerler de işlenebilecek, ancak maddedeki açık düzenleme karşısında mücavir alanda suç oluşmayacaktır.TCK’nın 184/4. maddesindeki düzenlemenin içeriğinden kanun koyucunun bilinçli bir tercihle mücavir alanı suç olmaktan çıkardığı görülmektedir. Gerçekte şehirlerin geleceğinin planlandığı bu tür alanların kapsam dışında tutulması önemli bir eksiklik olarak görülmekte ise de, yorum yoluyla suç ve ceza genişletilemeyeceğinden, TCK’nın 2. ve Anayasa’nın 38. maddelerinde düzenlenen “Kanunilik İlkesi” gereği, eksikliğin yasal düzenleme ile giderilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. İncelenen somut olayda; 07.05.2009 tarihli tutanak ve bilirkişi raporuna göre, sanığın adına kayıtlı ...ilçesi ... Mahallesi 677 ada 131 parselde bulunun taşınmazı üzerine bina yaptığı, ...’nın yazılarına göre, inşaat yapılan yerin ...Belediyesinin imar planı dışarısında ancak mücavir alanında kaldığı, dosya kapsamından da bu yerin özel imar rejimine tabi yerlerden olup olmadığının belirlenmediği anlaşılmaktadır.Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler ve Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, mücavir alanda imar kirliliğine neden olma suçunun oluşmaması nedeniyle,Dairemizin 19.03.2014 tarih ve 2014/8261 Esas 2014/8492 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 18.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.