Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 34501 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 25034 - Esas Yıl 2014





Esas No : 2014/25034 Karar No : 2014/34501Tebliğname No : KD - 2010/275306Tehdit suçundan sanık E.. H.. hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, Bursa 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01.03.2010 tarih ve 2009/716 esas, 2010/141 karar sayılı hükmün, sanık tarafından temyizi üzerine,Dairemizin 19.03.2014 tarih ve 2012/35563 esas, 2014/8189 karar sayılı kararıyla; "2- Sanık E.. H.. hakkında kurulan hükmün temyizine gelince; Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,Cezanın kanuni bağlamda uygulandığı, Anlaşıldığından sanık E.. H.. müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA" karar verilmiştir.I- İTİRAZ NEDENLERİYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/05/2014 tarih ve 2010/275306 sayılı yazısı ile;"İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık, tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmünde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231.maddesinin uygulanmama gerekçesinin yasal ve yeterli olup olmadığının belirlenmelerine ilişkindir.Sanık hakkında tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmünde, sanığın sabıkasının bulunmadığı anlaşılmış ise de, katılanın, olay ile ilgili oluşan zararının giderilmediği bu nedenle 08.02.2008 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren CMK'nın 5728 Sayılı Kanun ile değişik 231/6 maddesinin uygulanma koşullarının oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin kararın gerekçesinin yasal ve yeterli olup olmadığına ilişkin yapılan incelemede,Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01/02/2011 tarihli kararında da belirtildiği gibi, "5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Yasalar ile 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde gerçekleştirilen değişiklikler göz önüne alındığında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının koşullarını şu şekilde belirlemek mümkündür:1) Suça ilişkin koşullar;a- Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olması, b- Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Yasalarında yer alan suçlardan bulunmaması,2) Sanığa ilişkin koşullar;a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olması, b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi, c- Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,d- Sanığın açıkça bu kurumun uygulanmasını kabul etmeme yönünde irade beyan etmemesi gerekmektedir. Tüm bu koşulların bulunması halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.Zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle giderilmesinden anlaşılması gereken hususlar nelerdir, manevi zararlar bu kapsama dâhil midir, zarar konusunda mahkemece herhangi bir araştırma yapılmasına gerek bulunmakta mı, bulunmakta ise bu araştırmanın kapsamı nasıl belirlenmelidir?Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından birisi de suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesidir. Burada, uğranılan zararlardan kast edilen maddi zararlar olup, manevi zararlar bu kapsamda değerlendirilmemelidir. Maddi zararın bizzat sanık tarafından yerine getirilmesi gerekmeyip, sanık adına onun bilgisi ve rızası tahtında üçüncü kişiler tarafından da tazmin, aynen iade veya eski hale getirme suretiyle giderilmesi de olanaklıdır. Ancak, herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli bulunmayan suçlar yönünden bu koşul aranmayacaktır. Örneğin, 6136 sayılı Yasanın 13. maddesine aykırılık halinde, herhangi bir zarar bulunmadığından zararın giderimi koşulu aranmaz. Zararın belirlenmesinde hâkim, ceza yargılamasında şahsi hak davasına yer verilmediği gerçeğini de gözönünde bulundurmak koşuluyla, kanaat verici basit bir araştırma yapmalı, hukuk hakimi gibi gerçek zararı tam anlamıyla saptamaya çalışmamalıdır. Zira, 5271 sayılı Yasanın 231. maddesindeki düzenleme, kişinin ileride hukuk mahkemesinde şahsi hak davası açmasına ve giderilmediğini düşündüğü gerçek zararının saptanarak kalan kısmına da hükmedilmesini isteme yönünden bir engel oluşturmamaktadır.”Bu açıklamalara göre, maddi olaya bakıldığında; Sanık E.. H..'in katılan N.. D..'a karşı işlediği kabul edilen tehdit suçunda maddi bir zararın söz konusu olmadığı ve mağdurda meydana gelecek tedirgin olma yada korkuya sebebiyet verme şeklinde gerçekleşen manevi zararın, yargılama ve hakimin takdir etmesi sonucunda belirlenebileceği, ve manevi zararın, CMK'nın 231/6 maddesince yazılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin koşullar arasında yer almadığı gözetilmeden Bursa 5 Asliye Ceza Mahkemesinin 01/03/2010 tarih ve 2009/716 Esas ve 2010/141 Karar sayılı ilamıyla katılanın maddi zararının giderilmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinin uygulanmama gerekçesi dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Tehdit suçunun niteliği gereği maddi zarar doğurmaya elverişli bir suç olmadığını gözetmeden, katılanların zararlarının karşılanmadığı, mağduriyetlerinin giderilmediği şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar vermesi isabetli değildir.Bu itibarla, Özel Dairenin, tehdit suçundan kurulan hükümde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmama gerekçesinin yasal ve yeterli olmadığı gözönüne alınarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar vermesi yerine onama kararı vermesinin hukuka aykırı olduğu kanaatiyle anılan karara itiraz edilmiştir.SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 1-İtirazımızın KABULÜNE,2-Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 19/03/2014 gün ve 2012/35563 Esas, 2014/8189 Karar sayılı, onama kararının KALDIRILMASINA,3-Bursa 5 Asliye Ceza Mahkemesinin 01/03/2010 tarih ve 2009/716 Esas ve 2010/141 Karar sayılı ilamıyla sanık E.. H.. hakkında Sanığın kasıtlı bir suçta sabıkasının bulunmadığı anlaşılmışsa da, katılanın olay ile ilgili oluşan zararının giderilmediği bu nedenle 08.02.2008 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren CMK'nın 5728 Sayılı Kanun ile değişik 231/6 maddesinin uygulanma koşullarının oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin kararın gerekçesinin yasal olmadığı ve hukuka aykırı nitelikte bulunduğu nedenle, Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 19/03/2014 gün ve 2012/35563 Esas, 2014/8189 Karar sayılı mahkeme hükmünün BOZULMASINA karar vermesi 4-İtirazın, Dairece yerinde görülmemesi halinde ise de, dosyanın, incelenmek üzere, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi, itirazen arz ve talep olunur." isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:II- İTİRAZIN KAPSAMIİtiraz, tehdit suçundan sanık E.. H.. hakkında verilen mahkumiyet kararının onanmasına dair, Dairemizin 19/03/2014 tarihli kararına ilişkindir.III- KARARYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,Dairemizce verilen 19.03.2014 tarih ve 2012/35563 esas, 2014/8189 karar sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, Bursa 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01.03.2010 tarih ve 2009/716 esas, 2010/141 karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;Sanığın adli sicil kaydının bulunmaması, pişmanlığı dolayısıyla yeniden suç işlemeyeceği kanaatiyle verilen hapis cezasının ertelenmesi ile tehdit suçunda giderilmesi gereken somut (maddi) bir zararın oluşmaması ve manevi zararın ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına engel teşkil etmemesi karşısında, CMK’nın 231/6. maddesindeki diğer hususlar değerlendirilmeden, “müştekinin maddi zararının giderilmediği" biçimindeki, kanuni ve yeterli olmayan gerekçe ile anılan Kanun maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,Kanuna aykırı ve sanık E.. H.. müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden itiraz yazısına uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 27.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.