Hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, Denizli 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.01.2010 tarih ve 2009/455 esas, 2010/17 karar sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine,Dairemizin 02.04.2014 gün ve 2012/35707 esas, 2014/10247 karar sayılı kararıyla;"Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;Sanığa yükletilen şantaj ve hakaret eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,Cezaların kanuni bağlamda uygulandığı,Anlaşıldığından sanık ...'in ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye kısmen aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA" karar verilmiştir.I- İTİRAZ NEDENLERİYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/05/2014 gün ve 2010/260298 sayılı yazısı ile;"İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık, hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmünde, CMK'nın 231.maddesinin uygulanmama gerekçesinin yasal ve yeterli olup olmadığının belirlenmelerine ilişkindir.Sanık hakkında hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmünde, sanığın sabıkasının bulunmadığı anlaşılmış ise de, müdahilin zararını gidermediğinden lehine CMK.231 maddesinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına ilişkin kararın, CMK'nın 231.maddesinin uygulanmama gerekçesinin yasal ve yeterli olup olmadığına ilişkin yapılan incelemede,Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01/02/2011 tarihli kararında da belirtildiği gibi, "5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Yasalar ile 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde gerçekleştirilen değişiklikler göz önüne alındığında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının koşullarını şu şekilde belirlemek mümkündür:1) Suça ilişkin koşullar;a- Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olması, b- Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Yasalarında yer alan suçlardan bulunmaması,2) Sanığa ilişkin koşullar;a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olması, b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi, c- Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,d- Sanığın açıkça bu kurumun uygulanmasını kabul etmeme yönünde irade beyan etmemesi gerekmektedir. Tüm bu koşulların bulunması halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.Zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle giderilmesinden, anlaşılması gereken hususlar nelerdir, manevi zararlar bu kapsama dâhil midir, zarar konusunda mahkemece herhangi bir araştırma yapılmasına gerek bulunmakta mı, bulunmakta ise bu araştırmanın kapsamı nasıl belirlenmelidir? Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından birisi de suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesidir. Burada, uğranılan zararlardan kast edilen maddi zararlar olup, manevi zararlar bu kapsamda değerlendirilmemelidir. Maddi zararın bizzat sanık tarafından yerine getirilmesi gerekmeyip, sanık adına onun bilgisi ve rızası tahtında üçüncü kişiler tarafından da tazmin, aynen iade veya eski hale getirme suretiyle giderilmesi de olanaklıdır. Ancak, herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli bulunmayan suçlar yönünden bu koşul aranmayacaktır. Örneğin, 6136 sayılı Yasanın 13. maddesine aykırılık halinde, herhangi bir zarar bulunmadığından zararın giderimi koşulu aranmaz. Zararın belirlenmesinde hâkim, ceza yargılamasında şahsi hak davasına yer verilmediği gerçeğini de gözönünde bulundurmak koşuluyla, kanaat verici basit bir araştırma yapmalı, hukuk hakimi gibi gerçek zararı tam anlamıyla saptamaya çalışmamalıdır. Zira, 5271 sayılı Yasanın 231. maddesindeki düzenleme, kişinin ileride hukuk mahkemesinde şahsi hak davası açmasına ve giderilmediğini düşündüğü gerçek zararının saptanarak kalan kısmına da hükmedilmesini isteme yönünden bir engel oluşturmamaktadır.Bu açıklamalara göre, maddi olaya bakıldığında; Sanık ...'in, katılan ... Balcı'ya karşı hakaret suçunu işlediğinin mahkemece kabul edilmesi karşısında, katılan yönünden oluşmuş maddi bir zarar bulunmadığı gözönüne alınmadan, yerel mahkemenin katılanın maddi zararının giderilmediğinden bahisle CMK'nın 231. maddesinin uygulanmama gerekçesi dosya içeriğine uygun düşmemektedir.Burada katılanın şantaj suçundan dolayı maddi zararının oluştuğu kabul edilse bile işlediği hakaret suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun her bir suç için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekeceğinden bu durum sanık aleyhine yorumlanamaz. Yerel mahkemenin, hakaret suçunun niteliği gereği maddi zarar doğurmaya elverişli bir suç olmadığını gözetmeden, katılanların zararlarının karşılanmadığı, mağduriyetlerinin giderilmediği şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar vermesi isabetli değildir.Bu itibarla, Dairenin, şantaj suçundan kurulan hükmün onanmasına, hakaret suçundan verilen hükümde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmama gerekçesinin yasal ve yeterli olmadığı gözönüne alınarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar vermesi yerine onama kararı vermesinin hukuka aykırı olduğu kanaatiyle anılan karara itiraz edilmiştir.SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 1-İtirazımızın KABULÜNE,2-Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 02/04/2014 gün ve 2012/35707 Esas, 2014/10247 Karar sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,3-Denizli 3 Asliye Ceza Mahkemesinin 27/01/2010 tarih ve 2009/455 Esas ve 2010/17 Karar sayılı ilamıyla sanık hakkında hakaret suçundan, TCK'nın 125/1 ve 43/1 maddelerinden 3 Ay 22 Gün Hapis ve TCK'nın 53/1 maddesi ile cezalandırılmasına ve sanık hakkında işlediği kabul edilen hakaret suçu hakkında CMK'nın 231/5 maddesince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin kararın gerekçesinin yasal ve yeterli olmadığı gözönüne alınarak yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA karar vermesi 4-İtirazın, Dairece yerinde görülmemesi halinde ise de, dosyanın, incelenmek üzere, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi, itirazen arz ve talep olunur." isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:II- İTİRAZIN KAPSAMIİtiraz, hakaret suçundan, sanık ... hakkında verilen mahkumiyet kararının onanmasına dair, Dairemizin 02/04/2014 tarihli kararına ilişkin olup, şantaj suçuna ilişkin olarak kurulan onama hükmü inceleme dışı bırakılmıştır.III- KARARMahkemece, suçun aşamaları, maddi menfaat için işlenmesi, seçenek tedbirlerin etkin olmayacağı, cezasının ertelenmesi halinde bir daha suç işlemekten çekineceği yönünde olumlu vicdani kanaatin oluşmaması ayrı ayrı değerlendirilerek TCK’nın 62, 50 ve 51. maddeleri uygulanmamıştır. Cezanın bireyselleştirilmesine dair ortaya konulan bu olumsuz gerekçelerin, CMK’nın 231. maddesindeki subjektif koşulu da kapsadığı, yerel mahkemece bu konunun tekrar değerlendirilmesinin bir fayda sağlamayacağı gibi, yargılamayı gereksiz yere uzatacağı, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07/05/2013 tarih, 2012/3-1367 esas, 2013/ 239 karar sayılı ilamının da bu doğrultuda olduğu belirlenerek,Dairemizin 02.04.2014 gün ve 2012/35707 esas, 2014/10247 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308.maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 27.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.