Esas No : 2013/42447 Karar No : 2014/34482Tebliğname No : KYB - 2013/393720Kamu görevlisine hakaret suçundan sanık K.. A..'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1 -3-a, 43/1 ve 62/1. maddeleri gereğince iki kez 12 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 58/6. maddesine göre cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına dair, Kırklareli 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/04/2013 tarihli ve 2012/393 esas, 2013/206 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 20/12/2013 gün ve 393720 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında; “Sanığın tekerrüre esas alınan Kırklareli 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/305 esas, 2012/165 sayılı kararı ile netice olarak verilen adlî para cezalarının, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca, hükmün verildiği tarihte yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 305/1-l.bend gereğince kesin olduğu ve aynı madde son fıkra uyarınca tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden, hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAI-Olay: Kamu görevlisine hakaret suçundan sanık K.. A.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, Kırklareli 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/04/2013 tarihli kararıyla, hapis cezası ile cezalandırılmasına ve tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında tekerrür hükümlerine yönelik olarak kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Adli sicil kaydında yer alan ve hüküm tarihi itibariyle kesin olan para cezasına ilişkin ilamın, tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesine ilişkindir.III- Hukuksal Değerlendirme:Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde belirlenen yeni hukuka aykırılık durumlarının incelenmesi gerekmektedir.5237 sayılı TCK’nın “Zincirleme Suç” başlıklı 43. maddesinin 1. fıkrasında; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” şeklinde zincirleme suç tanımlanmış, ikinci fıkrasında ise; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır” denilmek suretiyle zincirleme suçtan farklı bir müessese olan, aynı nev’iden fikri içtima kuralı düzenlenmiştir. Buna göre zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için, bir suç işleme kararının icrası çerçevesinde bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi veya birden fazla kişiye karşı aynı suçun tek bir fiille işlenmesi gerekmektedir.İnceleme konusu somut olayda; mahkemece sanık hakkında hakaret suçundan her bir mağdur için ayrı ayrı ceza verilmiş ve aynı suçun aynı mağdura karşı birden fazla kez işlendiği kabul edilerek, her bir suçta TCK'nın 43/1. maddesi uyarınca artırım yapılmıştır.Ancak soruşturma safhasında düzenlenen telefon arama tutanağı ile, suça konu görüşmelerin çözümüne ilişkin 22.11.2012 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde, hakaret içeren görüşmelerin iki ayrı arama sırasında gerçekleştiği, 01:05 dakika süren görüşmenin müşteki Adem Kara ile 03:12 dakika süren diğer görüşmenin ise müşteki Vehbi Akbaba ile yapıldığı, aynı arama ve görüşmenin devamı sırasında mağdura bir çok kez hakaret içeren söz söylenmesinin tek fiil olarak kabulü gerektiği, bu durumda zincirleme suç hükmünün uygulanma koşullarının oluşmadığı halde her bir mağdur yönünden ayrı ayrı uygulama yapılırken olayda uygulanma imkanı bulunmayan TCK'nın 43/1. maddesi tatbik edilerek fazla ceza verildiği görülmektedir.Yargıtay incelemesi sırasında saptanan ve yukarıda belirtilen yeni hukuka aykırılık nedeni, kanun yararına bozma konusu yapılmadığından belirtilen kanun yolunun niteliği gereği resen giderilemeyecektir. Y.C.G.K.'nun 17.7.2007 gün ve 2007/145-172 sayılı, 27.3.2007 gün ve 2007/73-76 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere hükümdeki diğer yasaya aykırılıklar giderilmeden, uyuşmazlık konusunda karar verilmesi halinde, hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen "Kanun yararına bozma" kurumu, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümleri onaylama sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle kanun yararına bozma konusunun bu aşamada sonuçlandırılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.IV- Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1) Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,2) Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni açısından, kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMEK üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma istemlerinin incelenmesine, 27.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.